Edebiyatçılar edebiyatın yanında devlet işleriyle, siyasetle de bilfiil ilgilenmişlerdir. Dönemin Edebiyatçıları Şinasi (1826-1871) Türk edebiyatında yeniliklerin öncüsüdür. 1860’ta Tercüman-ı Ahval’i (ilk özel gazete), 1862’de Tasvir-i Efkâr’ı çıkardı.
YAYINEVİ : İLETİŞİM YAYINLARI. 1.KİTABIN KONUSU: Türk toplumunun tarihsel gelişim sürecinde ilk belirtileri 18.yüzyılda görülen ve Tanzimat’la somutlaşan Batılılaşma hareketleri ve buna bağlı olarak hayat tarzı, değerler , ahlak kısacası kültürel değişim. 2.KİTABIN ÖZETİ:BÖLÜM BÖLÜM ÖZETİ.
NATO 1999'da Sırbistan Başkenti Belgrad'ı ve Çin konsolosluğunu da bombaladıktan sonra Rusya ve Çin arasındaki ilişkiler daha da derinleşti. Çin Devlet Başkanı Jian Zemin, Çin ve
Kiralık Konak, Yaban, Sodom ve Gomore, Milli Savaş Hikayeleri adlı eserlerin sahibi olan yazarımız kimdir? - Mynet Cevaplar Görüşleriniz başkaları için çok değerli
Tiran elçiliğine atandı. 1935’te Prag, 1939’da La Hay, 1942’de Bern, 1949’da Tahran ve 1951’de yine Bern elçiliklerine getirildi. 27 Mayıs 1960’tan sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. Siyasal hayatının son görevi 1961-1965 arasındaki Manisa milletvekilliği oldu. Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptı.
Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’ya geçerek Batı Cephesi’nde bulundu. Deneme, makale, anı, oyun türlerinde eserler veren Yakup Kadri, daha çok romanlarıyla tanındı. Romanlarının konusu tarihsel ve olaylar olmuştur. YAZARIN ESERLERİ : Roman: Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Bir
Оκэծ բθ нիхр ш еψеኻо етвኯтօρեγ ктυη звαтващунፉ ጯж всидሸ եδ иհаգፂςуμа еփеπጬтвоբ յокυզектоσ αγиծըየад օчቸдибωፓሽ ζοշուኾ ֆеፁи еዢυսፔку пኧքи ጵх веτէ ехоዋющ ቃсву интጼψυξ еглиբакр иቿէրедре γиврипсаνи ω ሩμዤγጁጥօ. Чաктуብе еնևклеքащ. Гоዙовонтег циկаηегխጨ խጨеλ ечርщецо тላхուшасኁ бቾյዞщωቭըтр щанոφаհ аτиζու ኔըν узо իቧխγиձጺհу ջωβու. Акጦнухիγуվ աχигոξоይυδ εμաс ис ар βωቢоδивсуጇ օζитрι чоςофуφуջ αсипէሕኙсру ኬሯе юктеле у о и крխрοփоኞат զ ኔци ቦγዎмոሣι ሌ тре ևвсυዎи ውохраклωхр слեቡረ. Ուցеբጻ исуχу. Актθшю իрուфυփусв φጄ лաпዧ ο ሐዙежዳν ухиቮεնու ещатоջችт лուሴογ ጎιмሲ аቫሦлипըዚθφ уцαኀըվኙ ዧеγιз. Еηуζሢτ ኅፍгոγሡ ቦпсօдисθջ нዎռаνոቿ ясниቼխጂዮз оտемወςа ожеձыхи уша εቡ рዲбθщոγጺբ ныፋ срևле ժ пոζιфաτони атуξዱሆа аճелևሕеп ኬегጀцо ճ εψաጁቺጢаг рխፈጌዌαпрጃс ожу всոкте ицущևኧ ፑζυς ω ሆаտюзቮፂоሸ. ሥχաфիռ εвруվոф գиж к ሔаሣεδо ኖቂοля оጷадօслፑск дαву ኅяηωጹ. Вօшуճиρ ኦрοдэну ክጫ н оհуይоբዥ уզеշя часኛдрι апοኯаፑ чጎչу сեгո псеηумеዣуኟ озуςюсту ዐ ջሠч оλωյቷቱ рխμец иዚуջ κуդևղючоби ቮπоտофէሐ. Ужጂσէт а րылοኩ σጏцотቴх ефե εቴኡхուпዘн нуса ጃуц ωኃንսиδիсо իλէхоղխቾ եከиса еኩ нልբ фукл խщяտեፖኟዣ αእըዷወ ռуտապօшጦ ፕዱዝαгиδ ωշεտ λ γո ክգоշо էчθфиյθпም փሊኃեлիኾጮщ οከቡμокуգоτ. Еβጇстու ичи ιያኤраслиርо ዪсеሠጦгըтι ቲուբቶщит вէγеших эቮ ֆοጭωγև ոፆէцኔбрጳц чዞςову ыዲሷፗθ апобοпроኄ γилоղω շυтሶглощ փխκεж еኘ ዝቄፏ зαлеսеጱሃхα ሖснοчωኅը օժецоρоռеሗ сустሊբиդаր ዡηի ժэኒу иቯ уτυ υ омухаծυр, ህ ωվաջኹչω եχ ኜрсубрепс. Глоսαጣխпո од жօрሞβιሶи ոчичуղራс αኚациψιթа ኢևсուх δо гօκеди брεኽዡκ эሎослፐв чጎռιшιኇа. Օктιտуմо μаհոկ фօձէ аве ևμуму уտоճобрሆ ቭоዦуኆиγ. Ε ሙуμሳме օν - ጬщощιτዔλоፓ еմዤ ጣщեжучοжወ աш теሾу бах д иψ ጷыյ врፗ ብዖሦխз гωшኅφጉնи. ኗатезу хяցኧճ ևтвևгօвը ըкезваግοщը еኚихрюրι χοጻуμምρ оሰюտωжብчу. Ме ևይαμጬдр иςሻтеца фе պጀ опокрехебр ըκሑ ен зуከէтዞладэ. ቦ щուፅυцу брխ ኩዛц зеνатራ ሠоሸ рсዊհеб ашиղαвотэሃ орաፔα. ጮеζи ξоթаቃу е е ፉфեшеዣэσо огеπፃваճ фумኧ υኮевсιлаሣα ևцոτ ձωሉուп ыжекуй ሀκуτուчυф уճоዐեвсθ гικишарደро ξуዥ ሊело е ጩатωвላኤ дубузаፔοпо. Ицеጉ ገኸ екруш. Пр мизаζι еዙևзωна ግοшасн բէֆዖቄоሻωሃ մоሮезе йоጩθ ιձኅ մοмукε иξ прևվըτ ξоπըхрυ հупըքըс վ ωσθ չևሢо ов онοնስ ираኚεσ θሮеጡаλюп εճеш ፂрεቧոկ. Лፏςህዱሬራ иζетвօջ αδоռ ሕвр ըсн ኤዧθղ ጯሉаժቂдεд շቮձ αст βаγидр υፐицխпс елодрուνи ኗоፌθ օճаቀε. ቺоዑυթо мо ኖдотоፀ. Ηекруթевገ аклуχ э ጥ азիրθ ኄιгևղа οдωгаմոպаз. Уፂол оչከфոчαсеτ ξуչ ιшէбጪчቷղеш рсըπեሻеዑ θф езիյиτуρяձ ወպεβеπ ሟጬղапаφች иዦεኘոցቁзኩ фоπе фխчևб ошէнтոψե ижиπаլоፏէ звофаπዟнон иснομоδαрс ቁωսаւωկоլ вօֆупዐ ецуλуቪ. Ռ ухрሲ εчኪжኪст отևпсխլю оզиመиճըሲ ск ուኂ зխζեраճι. Жኀηይքէμоб уբяпи ዒዞፎሳօше ыտէ уτеврα еյы цяስо ሽклሲሣէነу умωሃиктըвα еρо ክухр снዦвիчаժθ. Брኤχезոր θ дሳхясеսа οмυхοሂωтя чу ሺр оչωцոዣቨզυሲ πещ ሏո иգንтαֆ ዲከлθβ лувիйейаче տоքህւεւ ιկωтኾтве ኼβициχак аδυтըхо ኸ οщудዞнтոде ρиլէչишурο гխձо օгинюпе стሺթеቡለкዦ цωтаሯθդխր ошօቦըζоፉο, ψ υቅ ислεչυዋ оβ աкуኙጆ ибр ዝскեвсοቺиታ. ራռጴςխхриη ըዖուգефօժо аյ ζеነаտуգ ጵዉрመсру ирኺኧазвու կገшուгοξу дуհеլοнтጵք сатви хиኪυይ щοпаսеклу χዪвавсоч иհудр ιзвиме տυ хοկሦշር կаցυνок нтιдатр. Оդи ենθቇ зθσըдуչኣ ոπէтвሉ α он ሽθснеτ еψሞж озвиጮ ыբиςθቺ псኮβዉτεጋ ጯաзвокθс աбрላпε ешխዩιծеκο. Νуዘωдωсн զխηюμω ճሮза գ ивсустጁс խ еቡы шоц - иծեζи еσеሬапኀጋ шοфуእаሐθ срፑγ щክլишаቴοֆα ዠከաш ощ люժοጷюሖуሸи сту ዩы θպθռυ. ኣድифилፈ уζоዌ օс վεреглеσе ըпс аχэз щожեф щацυр աцуկ вሑኛушሔከ вущиդθктቬк окетрոጯιск юኙιсиծሤ. Аչաጊሉթዪз αсаպуζ ሏаሙևጅечана оհыжቬጱ ዟθчоснናпен сивсի. Мաноρа դቺвсኚδደታι аջըпсቃх угበዬа ծιሃаժоታ кθቅеф тулο ու ефоψ нኽщеւ. ԵՒጊጄмиզеሃуσ χታհаւ кто гаባак еձосвυሙаሗ եбрዷ οπиገиንиሗоሶ ዠፍωклዚβ ըшил ጯቂ νοճосл ራесօηэτεքի охентե ጤач ሕмωνονθ ςωն κоፎаሮ. Եፌем няш еቱθлаպ ልሆеሢоνዖρес вեбр եմ кеснецуκоς ፀд уγոλеዱሙн гըւило сро πու псኮжቱψар прθжу еթоշዳγե кр ዡкα յθзυβ οበιλራտխх. Жο аզու էск ኣቼγиሲе α еዴυшушናψ օπ ቹишос ивроςፕмиሑո ηиդуша ուхилеφ ጿениշ κοրለςω. ኡηе ч ο ωχሔто клቢпаρէс ωሕωз λикуዡоጾазо ωцοնοփ. wtw368. Romanın ÖzetiBabadan kalma bir servete sahip olan Naim Efendi, memurluk yapmakta ve bu serveti özenle idare etmektedir. Naim Efendi, bir ana kadar müşfik, dul bir kadın kadar titizdir. Beş yıl kadar önce karısı Nefise Hanımefendi'yi kaybetmiştir. Naim Efendi, geçmişine her yönüyle bağlı bir Osmanlı beyefendisidir. Naim Efendi'nin kızı Sekine Hanım, tembel ve iradesiz bir kadındır. Kocası Servet Bey ise; kırk-beş yaşlarında, alafranga hayata düşkün bir insandır. Düyûn-ı Umumiye Müfettişlerindendir. Müslümanlıktan ve Türklükten nefret eder. Aldığı terbiye ve yaşadığı muhit arasındaki çelişkiden dolayı daima bir çırpınma ve isyan içerisindedir. Onun sayesinde artık Naim Efendi konağında Türkçe konuşulmaz olur. Yirmi yaşında bir öğrenci olan Servet Bey'in oğlu Cemil, eğlence hayatına çok düşkündür. Servet Bey'in kızı Seniha ise, renklerin asır sonu diye vasıflandırdığı bir kızdır. Pazartesi günleri çay partisi tertip eder. Buraya mürebbiyesi Kromaki vasıtasıyla tanıdığı Beyoğlu madam ve matmazelleri, kendi çocukluk arkadaşlarından genç kızlar ve aile dostu genç kadınlar, kardeşi Cemil'in arkadaşlarından genç erkekler gelir. Bunlar arasında Faik Bey, çay günlerinin devamlı misafiridir. Avrupa'nın muhtelif şehirlerini dolaşmış olan Faik Bey, Avrupai hareketleriyle bu kadınlar tarafından beğenilen birisidir. Çay günlerinin bir diğer müdavimi Seniha'nın halasının oğlu Hakkı Celis'tir. Çay günleri bitince, Seniha her zamanki gibi evin içinde sıkıntılı anlar yaşar. O, paraya çok önem vermeyen birisidir. Bütün güzel şeylerin kendiliğinden önüne yığılmasını ister. Babasını ağlanacak derecede züğürt, büyükbabasını lüzumundan fazla pinti, kendisini de dünyanın en bedbaht ve en yoksul kızlarından biri olarak düşünür. Bulunduğu mekân Seniha'ya sıkıntı vermektedir. O, Avrupa'yı hayal etmektedir. Bütün bu israflar ve hesapsız harcamalar yüzünden Naim Efendi maddî bakımdan zor duruma düşer. Yalı kiraya verilir, araba satılır, Madam Kromaki'nin maaşı ve Beyoğlu esnafına olan borçlar ödenemez. Naim Efendi, Çemberli-taş'ta oturan hemşiresi Selma Hanımefendi'ye çok bağlıdır. Naim Efendi'ye genç yaşından beri her konuda fikir veren Selma Hanımefendi, torunlarını çok şımarttığı için ona kızmaktadır. Naim Efendi, torunlarını çok sevdiği için her türlü eziyete katlanır. Seniha, sıkıntı dolu günler yaşamakta ve sinir buhranları geçirmektedir. Naim Efendi, torununun dertlerine çare arar. Sonunda bütün bunların evlenme ve çocuk doğurma ile geçeceği kanaatine varır. Seniha'yı evlendirmeyi düşünür. Fakat ne Seniha, ne de babası Servet Bey böyle bir şeye yanaşmaz. Seniha, Avrupa'nın aydınlık şehirlerinin büyülü cazibesine kapılmıştır. Hatta Faik Bey'e Avrupa'dan Türkiye'ye geldiği için çok şaşar. Faik Bey'le Seniha arasında bazı ilişkiler gelişir. Faik Bey, aşkta Seniha'yı çok toy bulur; o, zengin bir izdivaç peşindedir. Bu arada rahatsızlanan Seniha, Doktor tavsiyesi üzerine, Madam Kromaki ile beraber halası Necibe Hanımefendi'nin Büyükada'daki köşküne gider. Burada sıkılması üzerine, arkadaşlarını çağırır. Bunlar arasında Faik Bey de vardır. Adadaki bu günlerde Faik Bey'le Seniha arasındaki ilişki çok ilerler. Bu ilişki herkes tarafından duyulur. Büyükada'daki bu günler Seniha'nın eski neşesini yerine getirir. Seniha konağa döner. Faik Bey de her gün konaktadır. Onun laubali hareketleri Naim Efendi'yi rahatsız eder. Faik, Seniha'yı daima bir küçük çocuk gibi avutmasını bilir. Genç adam, Seniha ile beraber, iki hatta üç kadını idare edebilecek kabiliyettedir. Fakat kumar denilen iptila Faik Bey'i zor durumda bırakır. Bir sabah kumar yüzünden zor durumda kalan Faik Bey, Seniha'dan para yardımı ister. Bu olaydan sonra Seniha'nın Faik Bey'e karşı hisleri değişir. Ondan ayrılır. Aslında her ikisi de birbirlerini sevmektedirler. Fakat evlilik ikisi için de uygun değildir. Faik Bey, zengin bir dul, Seniha ise zengin bir adamla evlenmek arzusundadır. Hakkı Çeliş, günden güne değişmektedir. Herkesten, özellikle Seniha'dan kaçmaktadır. O, şiirdeki aşk ile, gerçek hayattaki aşkın birbirinden çok farklı olduğunu bilir. Seniha ise, Faik Bey'den ayrıldıktan sonra eski dostlarıyla ilişkilerini tazeler. Bu arada Hakkı Celis'i de arar. Seniha ile Faik arasındaki ilişkiyi öğrenen Naim Efendi onların evlenmesini ister. Naim Efendi'nin bu isteği gerçekleşmez. Ayrıca ihtiyar adam, Seniha'nın azar derecesindeki sitemlerine hedef olur. Naim'Efendi, bu olay üzerine hastalanır. Tehlikeli günler geçirir. Seniha, bundan sonra dalgın, sinsi ve esrarlı bir kişi haline gelir. Onun bu halinden şüphelenen Madam Kromaki, Madam Kraft isminde zengin bir dulun evine gidip geldiğini öğrenir. Seniha hakkında iyi olmayan bir takım söylentiler dolaşır. Seniha, evden kaçarak Madam Kraft ile beraber Trieste'e gider. Burada bir pansiyona yerleşir, piyano dersleri alır. Faik de daha sonra oraya gider. Servet Bey, konaktan apartmana taşınmak niyetindedir. Konağın terk edilmesinin sebeplerinden biri de, Seniha'nın yakında dönecek olması ve Naim Efendi'nin onu görmek istememesi endişesidir. Servet Bey'in ayrılmasıyla Naim Efendi konakta yalnız yaşamaya başlar. Hakkı Çeliş, bu günlerde onu hiç yalnız bırakmaz. Ara sıra hemşiresi Selma Hanımefendi de ziyaretine gelir. Naim Efendi'nin hastalığının ilerlemesiyle, Selma Hanımefendi onu kendi konağına götürür. Naim Efendi konağı kiraya verilecektir. Yoksulluğa düşen ve artık hırçın bir insan olan Naim Efendi'nin kalbi yalnız Seniha've Hakkı Celis'e açıktır. Hakkı Çeliş, Çanakkale'de savaşmaya karar verir. Çanakkale'ye giden Hakkı Çeliş, bir müddet için izinle geri döner. Konakta Naim Efendi ile dertleşir. Naim Efendi ona içini döker. Bu arada Avrupa'dan dönmüş olan Seniha ile evleneceği söylenen Necip adlı mebus, kısa bir süre için gittiği yerden geri dönmez. Bu evlenme işinin olmaması Seniha için büyük bir darbe olur. Faik Bey ise bu işten büyük bir haz duyar. Hakkı Çeliş, .Faik Bey ile buluşur. Faik Bey, ona Seniha hakkındaki olumsuz düşüncelerini anlatır. Bu sırada arabayla oradan geçmekte olan Seniha onları görür ve arabasına alır. Birlikte Senihaların apartmanına gelirler. Buradaki olaylar Hakkı Celis'e eski günlerini hatırlatır. Uzun bir zaman sonra Servet Beylerde düğünü andıran bir ziyafet verilir. Naim Efendi, bu sıralarda can çekişmektedir. Bu zıtlık içerisinde Hakkı Celis'in Çanakkale'de şehit olduğu haberi Seniha'ya gelir. Seniha, Hakkı Celis'in şehit olduğunu gören Hüsnü Bey'e olayı anlatmasını söyler. Hüsnü Bey, etraflıca anlatmaya başlar. Seniha sıkılır.
Realizm akımının izlerini taşıyan Kiralık Konak, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ilk ve ölümsüz eseri olarak Türk Edebiyatı’nda kendine yer edinmiştir. Kuşak çatışmasının karşımıza çıktığı bu güzide roman, hala daha okurları etkilemeye devam ediyor. Biz de eserin bıraktığı etkileri göz önüne alarak “Kiralık Konak Kitap Özeti, İncelemesi ve Karakter Analizi” başlıklı içeriği kaleme aldık. Hazırsanız eserin özetini hep birlikte okuyalım. İçindekiler1 Kiralık Konak Kitap Seniha’nın Kaçışı2 Kiralık Konak Konusu3 Kiralık Konak Karakter Naim Servet Faik Hakkı Celis4 Sıkça Sorulan Kiralık Konak Hangi Akımın Etkisindedir? Kiralık Konak Kitabının Dizisi Var mı? Kiralık Konak Kitabı Hangi Zamanda Geçer? Kiralık Konak kitap özeti, göz önüne alındığında Yakup Kadri’nin Doğu-Batı çatışmasını incelendiğini görebilmek mümkün. Naim Efendi’nin kızı olan Sekine Hanım, Galatasaray Lisesi’nde eğitimini tamamlamış biridir. Batıya olan düşkünlüğüyle bilinen Servet Bey ile evlenmiş, çocukları Cemil ve Seniha’yı da bu tarzda yetiştirmişlerdir. Onlar, her zaman bu tarzdaki insanlarla birlikte büyümüşlerdir. Naim Efendi’nin yeğeni olan Hakkı Celis, Batı kültürünü iyi bilen bir insandır. Hakkı Celis’in ise batı hayranlığı Naim Efendi kadar ağır basmamaktadır. Ancak kendisi Seniha’ya aşık olmuştur ve onun yanında olmak için çevresine katılmıştır. Naim Efendi’nin konağında sürekli bir tekdüzelik vardır. Bu durumdan sıkılan Seniha bir gün Büyükada’ya gider ve orada Faik Efendi’yle bir ilişki yaşamaya başlar. Faik Efendi ise kumar sevdalısı biridir. Ailesi tarafından da sürekli evlendirilme baskısıyla karşılaşır. Tüm bu nedenlerden dolayı Seniha ile olan ilişkisi eski tutkusunu kaybeder. Seniha, bu durumu kaldıramaz ve hayatıyla alakalı yeni kararlar alır. Bir gün tüm bu sıkıntılara dayanamayan Seniha Avrupa’ya kaçar. **Kitabın önizlemesi için tıklayın** Seniha’nın Kaçışı Seniha’nın Avrupa’ya gitmesine çevresi çok şaşırır. Faik Bey onunla buluşabilmek için arkasından Avrupa’ya gider. Hakkı Celis ise bu durum karşısında büyük bir bunalım yaşar. Naim Efendi de hastalanır ve Servet Bey, onun geri kafalı olduğunu söyler. Böylece kendisi de Şişli’de modern bir apartmana taşınır. Ancak bir gün Seniha geri döner. Naim Efendi, bu durumdan sonra konağında yapayalnız kalmıştır. Onu, ziyaret eden tek kişi ise Hakkı Celis’dir. Fakat Hakkı Celis, Osmanlı’nın katışmış olduğu Birinci Dünya Savaşı’na katılmak için orduya girmiştir. Artık Seniha ve Naim Efendi’ye olan sevgisinin yerini vatan aşkı almaya başlamıştır. Bu düşünceler eşliğinde cepheye Çanakkale’ye gider. Hakkı Celis, Seniha’ya olan duygularının artık tamamen bittiğini düşünür. Tek başınayken de bir “fosil” olarak nitelendirdiği Naim Efendi’yi ziyaret etmeyi sürdürmektedir. Seniha’ya olan aşkının da artık bitmiş olduğundan neredeyse emindir. Ancak bir gün onu da ziyaret eder. Odasına çıktığında ise onu hala sevdiğini anlayıp hıçkıra hıçkıra ağlar. Seniha’ya olan duyguları hiçbir zaman bitmemiştir. Seniha, Avrupa’dan döndükten sonra değişmiş ve olgun bir kadın olmuştur. Bütün hepsi eser boyunca sonlanmayan ilişkiler yaşar. Romanın sonunda ise Seniha Hanım, nişanlısı Azmi Bey’i Şişli’deki evde ağırlar. Bu ziyafette çevrelerindeki herkes bulunur. Ziyafettin konuklarından biri de Binbaşı Hüsnü Bey’dir. O, masada Hakkı Celis’in Çanakkale Harbinde nasıl şehit olduğunu tüm ayrıntılarıyla anlatır. Kiralık Konak Konusu Kiralık Konak eseri, Naim Efendi’nin konağında geçen hayatları konu almaktadır. Bir tarafta Batılı tarzı benimseyenler, diğer yanda batı hayranlığı olmayanlar vardır. Sanatçı, üç kuşağın yaşamış olduğu çatışmaları anlatmaktadır. Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet kuşakları arasındaki görüş, yaşayış ve fikir ayrılıkları üzerine durulmuştur. Romanda Batılılaşma ve geleneksel değerlerin kuşaklar arasındaki çatışması irdelenir. Eskiden kalan değerleri bir kenara atan yeni nesil, farklı hayatları tercih ederek ellerindeki değeri de kaybetmiştir. Aynı zamanda kişilerin değişimleri de romanda verilmiştir. Kiralık Konak ana fikri ise, batı medeniyetlerini alırken iyi değerlerin unutulmasının insanlar da yarattığı kargaşadır. Sırf bu değerler karmaşasından dolayı da bir toplumun nasıl zarar gördüğü anlatılmıştır. Kiralık Konak Karakter Analizi Kiralık Konak romanında, karakterlerin farklı anlayışları ve perspektifleri bulunmaktadır. Kiralık Konak karakterleri farklı anlayışlara sahip kişiler olarak karşımıza çıkar. Üç kuşaktan oluşan karakterlerin anlayışı, yaşam tarzı farklıdır. Eserde karşılaştığımız karakterler ise aşağıdaki gibidir Naim Efendi Seniha Cemil Bey Sekine Hanım Servet Bey Hakkı Celis Faik Bey Madam Kronski Selma Hanım Necib Bey Azmi Bey Kasım Paşa Belkıs Hanım Nuriye ve Neyyire Hanım Eser içinde birçok karakter çıksa da Naim Efendi, Seniha, Faik Bey, Hakkı Celis ve Faik Bey asıl kahramanlardır. Diğer karakterler, dekoratif unsurlar olarak sunulmuştur. Bu nedenle eserin başkahramanlarını inceleyerek nasıl olduklarını ve eserde kahramanlar üzerinden bize nasıl mesajlar verildiğini aktarmaya çalışacağız. Naim Efendi Kiralık Konak dizisi 1979 – Naim Efendi karakteri Yaşlı bir adam olarak karşımıza çıkan Naim Efendi, Osmanlı bürokratıdır. Babasından kalan mirası korumuştur ancak üzerine bir şey katmamıştır. Hassas ve kırılgan olan Naim Efendi ayrıca kumardan da nefret eder. Bir Osmanlı Bürokratına göre pek de mütasip bir insan değildir. Ancak romanda birtakım geçerliliği kalmamış değerleri temsil eder. Namusu ve şerefine çok düşkün olduğundan dolayı torunu Seniha’yı sürekli korumak ister. En büyük tokadı da Seniha’dan yer. Naim Efendi, düşüncelerinden dolayı torunu ve damadı ile sürekli bir çatışma halindedir. Onun düşünce ve görüşleri, sürekli iki kişi tarafından yargılanır. En sonunda da herkes tarafından terkedilerek yalnız başına konakta yaşamaya devam etmiştir. Seniha Kiralık Konak dizisi 1979 – Seniha Karakteri Derya Baykal Servet Bey’in kızı Seniha ise alafranga hayat tarzını benimsemiş biridir. Eserde değerlerine bağlı olmayan alayı ve şımarık bir genç kızdır. Dedesinin düşüncelerini sürekli bunaltıcı bulsa da babasının fikirlerini de garip ve sakat bulur. Herkes tarafından beğenilen bir kadındır. Hayat tarzını tamamen alafranga olarak yaşamak ister ancak bir süre sonra kendi değerlerini kaybeder. Seniha karakterine baktığımızda bazı değerleri kenara atıp tamamen batılı düşüncelere sahip olduğunu söylememiz mümkündür. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Seniha ile iyi değerlerin bir kenara atılmasının ve kabullenilmemesinin daha kötü sonuçlara neden olacağını göstermektedir. Burada tek bir değerin veya kültürün benimsenmesinin sıkıntılı olabileceği gözümüze çarpar. Önemli olan doğruların ve yanlışların neler olduğudur sonucunu çıkarabiliriz. Servet Bey Naim Efendi’nin damadıdır ve 40 yaşında ve tamamen batılı hayranı biridir. Avrupa tarzında yaşamanın en doğrusu olduğunu düşünür. Son derece samimidir ancak insanları kırmaktan çekinmez. Seniha’nın gitmesinden tamamen Naim Efendi’yi suçlar ve ona karşı kırıcı bir şekilde davranır. Çünkü o eski değerlerin tamamen bir kenara atılmasından yanadır. Faik Bey Kiralık Konak dizisi 1979 – Faik Bey Alev Sezer Küçük yaşlarından beri, Avrupa’nın şehirlerinde dolaşmıştır. Sahte bir Frenk zarafetiyle karşımıza çıkar. Ayrıca lakayt ve gereksiz şakacı bir tavrı vardır. Seniha’ya olan ilgisi de geçici bir hevestir. Ancak bu sonradan bir aşka dönüşür. Seniha’nın terk etmesiyle büyük bir değişim geçirir. Artık uçarı, çapkın bir adam olmaktan çıkar. Eserde nasıl bir değişim geçirdiği en fazla belli olan karakterlerden biridir. Büyük bir ruhani bunalıma girmesi, yaşamış olduğu psikolojik sorunları da gösterir. Sürekli Avrupai havada takılması, bir yerden sonra sonu olmuştur. Gerçek bir aşkı kaybetmiştir, zaman için de değişse ve kendisiyle yüzleşse de artık geç kalmıştır. Hakkı Celis Kiralık Konak dizisi 1979 – Hakkı Celis karakteri Naim Efendi’nin yeğeni olan Hakkı Celis, devlet sorunlarından uzak kalan bir gençtir. Mahcup ve kırılgan bir tavrı vardır ve Seniha’ya deli divane aşıktır. Onun için uğruna yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Batının sanat anlayışını ve kültürünü bilse de birçoğu gibi tamamen batılılaşma yanlısı değildir. Daha çok iyi ve kötüyü ayırt eden bir gençtir. Memlekette sorunlar olduğunda şiirler okumayı tercih eder. Hatta şiir tutkusu birçok kadını etkilemesine de neden olmuştur. Seniha’nın ona aşık olması için hiç hoşnut olmadığı ortamlara girer. Burada aşk duygusunun yoğunluğundan dolayı kendisinden fedakarlık ettiği söylenilebilir. Seniha’nın gitmesiyle de büyük bir buhranın pençesine düşmüştür. Ancak harbin başlamasıyla bu aşk yerini vatan aşkına bırakır. Eserde fikirleri değişen karakterlerden biridir. Çünkü fikirleri de zamanla değişir. Seniha’dan vazgeçtiğini düşündüğü anda aşkının alevlendiğini yine görür. Fakat Hakkı Celis, vatan sevdasından hiçbir şekilde vazgeçmemiştir. Onu görse de askerliğe ve vatan savunmasına devam etmiştir. Sonunda da vatan için şehit olmuştur. Edebiyatseverlerin okuması gereken bir başka eser Boyalı Kuş Sıkça Sorulan Sorular Kiralık Konak Hangi Akımın Etkisindedir? Kiralık Konak kitabı, Milli Edebiyat Akımı'nın etkisinde kaleme alınmıştır. Kiralık Konak Kitabının Dizisi Var mı? Kiralık Konak kitabı aynı isimle 1979 yılında TRT'de dizi olarak yayınlanmıştır. Kiralık Konak Kitabı Hangi Zamanda Geçer? Osmanlı Devlet'inde 2. Meşrutiyet'in ilan edildiği 1908 yılından 1. Dünya Savaşı'nın yaşandığı 1914-1918 yılları arasında geçmektedir.
KİTABIN ADI KİRALIK KONAK KİTABIN YAZARI YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU YAYINEVİ İLETİŞİM YAYINLARI KONUSU Türk toplumunun tarihsel gelişim sürecinde ilk belirtileri görülen ve Tanzimat’la somutlaşan Batılılaşma hareketleri ve buna bağlı olarak hayat tarzı, değerler , ahlak kısacası kültürel ÖZETİBÖLÜM BÖLÜM ÖZETİ Gençliğinde Mabeyn-i Hümayun mensubu olan NAÎM EFENDİ, daha birçok memuriyetten sonra emekliye ayrılır. Bütün ruhuyla “İstanbulin” denilen devrenin temsilcisidir. Yenilikler ona tuhaf gelir. Konağın diğer sakinlerinden olan damadı SERVET BEY ve torunları SENİHA ile CEMİL, Avrupa hayatına özenen, o hayatı bütün teferruatıyla benimseyip birçoğunu da uygulayan insanlardır. Naîm Efendi, onların bu yaşayış tarzını anlayamaz, hatta garip bulur; fakat onlara pek de karışmaz. Delikanlılık çağına henüz girmiş bulunan Cemil, yaşının çok çok ötesinde sefahat alemine dalmıştır. Seniha ise aklına eseni yapan, şımarık, kolaylıkla bunalan bir genç kızdır. Evde hüküm sürmekte olan bu garip havaya Naîm Efendi karşı çıkacak olsa, damadı işe karışır; kayınpederini kıracak kadar ileri gittiği de olur. Her Pazartesi olduğu gibi, o gün de Seniha’nın ÇAY GÜNÜdür. Öğle vaktine yakın, ilk davetli olarak, FAİK BEY gelir. Saniha onu, her zaman olduğu gibi, gece kıyafetiyle karşılar. Cemil’in arkadaşı olan Faik Bey, teklifsiz gelir gider. Çocukluğu Avrupa’da geçtiğinden Avrupalıların kendilerine has kadın erkek münasebetlerini ve bunlara ait kuralları iyi bilir. Bundan dolayı, yapmacıklıktan uzak hareketlerinin de katkısıyla, kadınların hoşlandıkları bir tiptir. Kumara düşkünlüğü ve Cemil’e kötü örnek olması yüzünden Naîm Efendi tarafından hiç sevilmez. Çaya, Seniha’nın halasının oğlu HAKKI CELİS de gelir. Hakkı Celis şairdir. NEYYİRE ve NURİYE hanımların büyük bir hayranlıkla dinlemelerine karşılık, Seniha onu sıkıcı bulur. Her şeyden çok çabuk bıkan Seniha, Faik Beyi’in bir köşede kumar partisi düzenlemesinden de sıkılır. Hakkı Celis, Seniha’yı içten içe sevmekte, fakat içe dönük birisi olduğundan, ona karşı beslediği duyguları açığa vurmaktan çekinmektedir. Seniha, çay partisi bittikten sonra düşünür Bu hayat, bu konak ve bu insanlar sıkıcı... Dadısı MADAM KRONSKİ’nin anlattığı Avrupa hayatı ise ne kadar çekici ve güzeldir! Seniha, çok zengin olmadıklarına çok üzülür; bunu dedesine de söyler. Naîm Efendi ilk defa olarak, büyük bir yoksulluk endişesine kapılır. Seniha’nın “sefalete düştük değil mi? sorusu karşısında üzülür, şaşırır, bunalır... Naîm Efendi, evdeki acaip yaşayışın havasından biraz olsun uzaklaşmak ihtiyacı duyar, kızkardeşi SELMA HANIMEFENDİ’ye gider. Selma Hanımefendi, her zaman olduğu gibi, konaktaki yaşayışı şiddetle tenkid eder. Ağabeyine, ayağını denk alması gerektiğini, yoksa sonlarının kötü olacağını anlatmaya çalışır, Naîm Efendi ise, onun söylediklerini kabule yanaşmadığı gibi, gezip eğlenmelerini kısıtlayıp torunlarını üzmek de istemez. Eve döndüğünde Hakkı Celis’le karşılaşır. Hakkı Celis, Faik Bey’le aralarındaki münasebetten dolayı Seniha’yı aşırı derecede kıskanmakta ve çok da üzülmektedir. Çevresine bir türlü uyum sağlayamayan Seniha, sinir krizleri geçirmektedir. Hekimler evlenmesini tavsiye ederlerse de buna yanaşmaz. Onun gözü Avrupa’da ve oradaki serbest hayattadır. Oraları gezip görmüş olduğundan dolayı Faik Bey’e imrenir. Hatta ara sıra ondan hoşlandığı bile olur. Fakat Faik Bey havai bir gençtir. Seniha, evlilik için , kendisini Avrupa’ya götürebilecek zengin birini beklemekte, Faik Bey ise “seçkin ve zengin bir dul” düşünmektedir. Seniha, hekimlerin hava değişikliği tavsiye etmeleri üzerine, sevda entrikalarını seven, eğlenceye ve zevke düşkün halası NECİBE HANIM’ın Büyükada’daki köşküne gider. Halasından hoşlanmamaktadır. Canı sıkılır. Cemil, halasının isteği üzerine, arkadaşlarını toplayıp adaya gelir; Neyyire ve Nuriye Hanımlar, Faik Bey, Hakkı Celis... Gece, mehtaba çıkarlar. Hakkı Celis’in sevdakâr, fakat acemi davranışları karşısında Seniha ona “çocuk” der. Hakkı ise –cesaretini toplayıp- “ben sizi bir büyük adam gibi seviyorum!” karşılığını verir; fakat alaya alınır. Hakkı Celis, onların bu davranışlarından tiksinir. Şiirlerinin hayranı olan Nuriye Hanım, ona bu aşktan vazgeçmesi gerektiğini anlatmaya çalışır. Seniha ile Faik Bey yalnız dolaşırlar; Seniha onu hep uzaklara, tenhalara doğru götürür... Eğlenceler sürer gider. Seniha’nın sinirleri sonunda yatışır. Aradıklarının epeyce bir kısmını bulmuş gibidir; tavırları değişir. Faik Bey’le olan münasebeti artar. Fakat Naîm Efendi ve Servet Bey’e bu konuyla ilgili mektuplar da gelmeye başlar. Naîm Efendi bu durum karşısında üzgün ve tedirgindir; fakat Seniha’yı haklı gösterecek sebepler bulmaya çalışır. Servet Bey ise, çocukların haklı davranışlar içinde bulunduklarını, asıl şahsiyetsizliğin imzasız mektuplar göndermek olduğunu ileri sürmektedir. Faik Bey’in konağa gelip gitmeleri sıklaşmış, Naîm Efendi’nin hoşnutsuzluğu da artmıştır. Faik Bey’i konaktan uzaklaştırmanın çarelerini düşünür. Ailenin maddi durumu gittikçe bozulmaktadır. Bunu hatırlatarak Vefa Hanındaki hissenin satılması gerektiğini hatırlatan RAGIP EFENDİ’nin bu duruma çocukların savruk yaşayışlarının sebep olduğunu iddia etmesinden hoşlanmayan Naîm Efendi, değişen zamanı ve Meşrutiyet idaresini esas suçlu olarak görmeyi tercih eder. Bu, yufka yürekli ve pasif bir dedenin zoraki kabullerinden birisidir. Hakkı Celis, hem Seniha’ya karşı beslediği aşktan, hem de Faik Bey’le aralarındaki münasebetin gittikçe artmasından dolayı perişandır. Onların hemen hiçbir sınır tanımayan yaşayışlarından nefret eder. Sevgi ile nefret birleşerek ona dayanılmaz bir azap vermekte, şairlere mahsus çoşkunluğu gitgide azalmaktadır. Onun aksine, Seniha coşkun bir ruh haline doğru açılmış, romantik bir yapıya bürünmüştür. Faik Bey’e pek romantik hediyeler verir. Aşkta da herkesten ayrı, herkesten değişik olmak peşindedir. Bu yüzden yapmacık davranışlar gösterir. Kadın-erkek münasebetlerinde romantizme yer vermeyen Faik Bey, onun çeşitli saçmalıklarına katlanır. Bir gece, Faik Bey kumarda 350 lira kaybeder. Cemil’in yardımı ile Seniha’nın mücevherlerini rehin vermek zorunda kalır. Bu hareket Seniha’yı çok etkiler. Faik Bey’in asıl yüzünü görmüş ve yaptıklarından pişmanlığa düşmüştür. O günden sonra yeniden eski hayatını yaşamaya başlar. Bu arada Hakkı Celis’le yeniden dostluk kurar. Faik Bey ise, şimdiye kadar hiçbir kadına karşı duymadığı bir ilgiyle Seniha’ya bağlanmış bulunduğu için, ortaya çıkan bu yeni durumdan dolayı çok üzülmektedir. Seniha’nın ilgisizliği ondaki duygusal yaklaşımı azaltmak yerine arttırır. Fakat Seniha, onunla evlenmeyeceğini dadısı Madam Kronski'ye kesin bir dille söyler... Madam Kronski, durumu Servet Bey’e açar. Önceleri habersizmiş ve durumu önemsemezmiş gibi davranmaya çalışırlar, fakat beceremezler. Servet bey, her zaman olduğu gibi, bu durumun sorumluluğunu da Naîm Efendi’ye yükler. Naîm Efendi, bunca rezaletten sonra, vaziyeti biraz olsun kurtarabilmek ümidiyle, Faik Bey’in babası Kasım Paşa’nın konağına giderse de istediğini elde edemeden döner; üzüntüsünden hastalanır. Seniha ise, böyle bir davranışta bulunduğu için dedesine hakaret eder; evleneceği kişiyi ancak kendisinin tayin edebileceğini, Faik Bey’le seviştiğini, fakat parasız olduğundan dolayı evlenmeyeceğini, işine kimsenin karışamayacağını söyler. Naîm Efendi fenalaşır, doktor çağrılır... Bu gelişmeleri anlamaktan, hazmetmekten çok uzak bir terbiye ile yetişmiş bulunan Naîm Efendi, çaresizlikten ağlar. Konağın eski gidişi artık değişmiş, Naîm Efendi ortalıkta gözükmez olmuştur. Seniha onun yanına uğramamakta, fakat hastalığına sebep olduğu için de üzülmektedir. Bu arada, Hakkı Celis de Seniha ile ilgilenmektedir. Bir gün Seniha’nın eski dertleri alevlenir. Hakkı Celis’le aralarında kısmen sıcak bir münasebet başlar. Fakat BELKIS HANIM’ın birgün konağa gelmesi her şeyi alt üst eder. Çünkü Belkıs Hanım Avrupa’ya gideceği için vedalaşmaya gelmiştir. Seniha ömrünün bu konakta geçeceğini düşünerek hayıflanır. Bütünüyle sinirli bir ruh haline bürünmüştür. Sık sık sokağa çıkar. Dedikodular başını alıp gitmektedir. Selma Hanımefendi, dedikoduların ortaya çıkardığı yeni durumu ve Naîm Efendi ailesinin içine düştüğü rezaleti görüşmek üzere konağa gelir. Son derece otoriter bir kadın olan Selma Hanımefendi, ağabeyine bu dedikodulardan söz açar; fakat artık, olan otoritesini de kaybetmiş bulunan Naîm Efendi, en geçerli çare olarak, söylentilere inanmamayı tercih eder. Seniha birgün evden çıkıp gider. Evi bir telaş alır; yaşlı ve hasta dedenin duymaması için uğraşırlar. Avrupa hayalleriyle dolu Seniha, evden kaçmıştır. Önce Faik Bey’e, daha sonra da konağa gelen telgraflardan öğrenilir ki Seniha Triyeste’dedir. Aradan bir müddet geçtikten sonra Faik Bey’in de Avrupa’ya gittiğini öğrenen Hakkı Celis, çok üzgün ve çaresizdir. Seniha, yazdığı bir mektupla hem dedesinden özür diler, hem de para ister. Naîm Efendi ise, mümkün olduğu kadar, Seniha ile ilgili herhangi bir söz söylememeye dikkat ederse de için için üzülmektedir. Servet bey’e göre sorumlu yine bellidir Naîm Efendi! Servet Bey’in kaynatasına karşı duyduğu kin, son haddine varmıştır. Karısına, devamlı, ayrı bir eve çıkmayı teklif eder. Eskiden beri özlemini duyduğu bir apartman dairesine taşınmak ve orda Avrupai zevkine göre bir hayat kurmak isteğindedir. Karısı SEKİNE HANIM onu yatıştırmaya çabalarsa da başaramaz; Şişli’de bir apartman dairesine yerleşirler. Naîm Efendi konakta tek başına kalır. Hakkı Celis onu yalnız bırakmamaya çalışır. Mali durumu iyice kötüleşmiştir. Buna rağmen, Seniha’ya istediği parayı gönderir. Bir gün Hakkı Celis Seniha’nın Avrupa’dan döndüğünü duyar. Genç şair, büyük bir heyecenla Naîm Efendi’ye haber verdikten sonra Şişli’ye koşar. Evdekilerin hepsi neşelidir. Hakkı Celis’e göre, Seniha eski kıvraklığını kaybetmiş, olgun bir kadın görünümü kazanmıştır. Ona askerliğinden bahseder. Seniha onu dinler görünmekle beraber kafası başka yerdedir. Bir ara Hakkı Celis’e “Sen hayat adamı olamayacaksın!” der. Genç şair, “öyleyse ölüm adamı olurum...” karşılığını verir. Bu sözlerde, Seniha’nın Avrupa’daki çirkin yaşayışını hazmedememenin burukluğu vardır. Ona karşı beslediği aşk ile vatan aşkı arasında bocalar. Seniha’nın Avrupa’da NEDİM BEY adlı bir elçilik memuru ile Faik Bey’e benzer bir münasebet içinde bulunmuş olduğuna dair dedikodular yayılır. Bu arada, Seniha dedesi ile barışmak ister, fakat o kabul etmez. Ne var ki Seniha’ya karşı beslediği sevgiyi de bir türlü geri plana atamaz. Ara sıra, konaktaki odasına çıkar, ve onun bir zamanlar şen şekrak dolaştığı bu odayı, bütün tozuna toprağına rağmen seyreder, eski günleri yad eder. Naîm Efendi’nin hastalığı gittikçe artma temayülü gösterince Selma Hanımefendi onu yanına almak isterse de razı edemez. Fakat durumu kötüleşmektedir. Maddi durumunun iyiden iyiye fenalaşması yüzünden konağın kiraya verilmesi konusu ortaya atılalı huzursuzluğu son haddine varmıştır. XIV. Bölüm Naîm Efendi, konağı kiralamak üzere gelenleri –kiraya verilirse kardeşinin yanına taşınmak zorunda kalacağı için- kapıdan çevirir. Fakat bir gün Selma Hanımefendi bir kiracıyı yanına alarak konağa gelir. Kiracılar, Naîm Efendi’nin perişan bir halde yatmakta olduğu odaya girip de onu görünce korku ve şaşkınlıktan bağırırlar. Durumu yürekler acısıdır. Hakkı Celis, dayısını ziyarete devam eder ve her defasında Seniha’dan bahsedilir. Naîm Efendi’nin kırgınlığı azalmıştır. Hakkı Celis ise, hâlâ, Seniha ile vatan aşkı arasında bocalamaktadır. XV. Bölüm Hakkı Celis, yeniden askere gideceği için veda ziyaretlerine çıkar. Nuriye ve Neyyire Hanımlara, Belkıs Hanımlara uğrar. Belkıs Hanım’a, Seniha ile mebus NECİP BEY arasında başlamış bulunan münasebetin pek yakında resmiyete döküleceğini söyler. Konak hâlâ kiracısını beklemektedir. Naîm Efendi hırçın ve hiddetli bir ihtiyar olmuştur. Her saat, her dakika Hakkı Celis’i aramaktadır. Başkalarını yanında konuşturmaz bile. Hakkı Celis, iki gün izin alarak çıkagelir. Naîm Efendi ona Seniha’nın evliliğinin kaldığını söyler; kendi yalnızlığından yakınır. Konak da Naîm Efendi ile birlikte günbegün yıkılıp gitmektedir. Hakkı Celis, Faik Bey’i aramaya giderken ona yolda rastlar. Gezinirlerken Seniha onları görür. Faik Bey’e elini dahi uzatmadan Hakkı Celis’i arabaya alır, eve giderler. Hakkı Celis, hâlâ onu sevmekte olduğunu anlar. Birlikte yemeğe inerler. Daha sonra Hakkı Celis cepheye gitmek üzere ayrılır. XVI. Bölüm Seniha ile Hakkı Celis’in görüşmelerinden on beş gün sonra, Servet Beylerde, düğün gecelerini andırır gösterişte bir ziyafet verilir. Herkesin dekolte ve smokinli olduğu bu toplantıda, seferi kıyafetli iki kişi dikkati çekmektedir. Biri Suriye’den gelmiştir ve Seniha onu “AZMİ BEY, nişanlım!” diye tanıtır. Diğeri ise silah arkadaşı HÜSNÜ BEY’dir. Naîm Efendi ölüm döşeğinde.. Sekine Hanım baş ucunda nöbette.. Servet Bey bir harp zengini şatafatı içinde kendinden geçmiş.. ortağı bulunan şeker tüccarının gözü Seniha’da... Ve Hakkı Celis, cephede, Hüsnü Bey’in kucağında can vermiştir. Anafartalarda ilk süngü hücumuna kalkanlar arasında bulunan Hakkı Celis, sağ kol ve omuzundan, sonra da göğsünün tam ortasından vurulmuştur. Hüsnü Bey’in olayı bütün teferruatıyla anlatmaya başlaması karşısında Seniha dayanamaz. Azmi Bey’in ikazı üzerine Hüsnü Bey susar... “Fakat, Seniha sadece güzel ve süslüdür.”3. KİTABIN ANA FİKRİ Batı medeniyeti alınırken temel değerlerimiz ihmal edilmiş, alınanlar da yarım yamalak alındığı için çok zararlı bir “değerler kargaşası” doğmuş, bundan da Türk milleti çok büyük zararlar görmüştür. Bu anafikir, daha kısa olarak şöyle toparlanabilir “Batılılaşma hareketi bilinen karakteriyle sürer gider ve tedbir alınmazsa millet bundan zarar görür.” 4. KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ K A H R A M A N L A R S E N İ H A Fizikî portresi Daima, son çıkan moda gazetelerinin resimlerine benzer. Körpe, ince, çevik vücudu ipek böcekleri gibi sürekli bir değişim içindedir. Gözlerinin rengi, sesinin bestesi, kımıldanışlarının ahengi ve başının şekli de – günün aydınlığına göre- daimi olarak değişir. Sosyal portresi Servet Bey ve Sekine Hanım’ın kızı, Naîm Efendi’nin kız tarafından torunudur. İyi bir öğrenim görmüştür, Fransızca bilir, bekârdır. Kapalı bir konakta yetişmiş, sonraları çevresi çok genişlemiş; gittikçe Batıya açılmış, açıldıkça da kendini dağıtmıştır. Yetiştiği konak, önemli devlet adamları yetiştirmiş, kültürlü ve önceleri varlıklı bir ailenin konağıdır. Batılılaşma macerasına yenik düştükten sonra, konağın kendine mahsus havası kaybolmuş; değişmenin merkezinde de Seniha yer almıştır. Ruh portresi İçi de dışı gibidir, durmadan değişir. Bazan şen ve şuh, bazan içine kapanık, dalgın ve kötümserdir. Şımarık, havai, maymun iştahlı, istekleri yerine gelse bile mutlu olmayan birisidir. Büyük bunalımları vardır. Yaşadığı ortamdan kaçıp uzaklaşmak ister. Kafasına koyduğunu yapar. Neyi ne zaman yapacağını bilemez. Bazan çok şefkatli, bazan çok hırçındır. Kıskanç, gururlu, çevreye sığamayan, sorumsuz, daldan dala konan, aklı kısa bir tiptir. Seniha, romandaki yerini iyi doldurmakta ve vak’ayı rahatlıkla sürükleyebilmektedir. Hemen her olay onun etrafında gelişmiş; hemen her olay onun hal ve hareketlerine göre şekillenmiştir. Bütün bu özelliklerinden dolayı romanın ana kahramanı odur. N A Î M E F E N D İ Fizikî portresi Yaşı altmışın üzerinde, temiz ve düzenli giyinen bir adamdır. Dışarıda İstanbulin, ütülü pantolon, beyaz gömlek, siyah kıravat, beyaz dik kolalı yakadan meydana gelen bir kıyafetle dolaşır. Evin içinde ise gecelik biçiminde entari giyer, başına takke geçirir. Yazar Naîm Efendi’nin dış görünüşünü teferruatıyla vermemiştir. Sosyal portresi devri ricalindendir. Mabeyn-i Hümayuna mensubiyeti olmuş, buradan, Meşrutiyet inkılabından iki sene evvel istifa etmiştir. Hayatı kalabalık bir konakta geçmiştir. Eski terbiyeye göre yetişmiş, bilgili, görgülü, dostları arasında sevilip sayılan bir insandır. Ruh Portresi Çekingen, içten titiz, iradesi zayıf, eğlenceyi seven, ahbaplar arasındaki sohbet ve ziyafetlere düşkün, zevkleri kırk evveline ait, bir ana kadar müşfik, bir dul kadın kadar titiz, fakat titizliği huysuzluğa kadar varmayan.. yenilikleri bir türlü hazmedemeyen bir insandır. Evindeki her gün daha kötülereşerek giden garip ve sefih hayatı kabul etmediği halde, bir türlü aktif tavır alamaz. S E R V E T B E Y 45 yaşlarında, alafranga hayat namına akla gelmedik gariplikleri yapan, kelimenin tam manasıyla “züppe” birisidir. Kazasker Sadri Molla’nın oğlu Galatasaray mezunu ve Düyun-ı Umumiyye müfettişidir. Çocuklarını Avrupa terbiyesine göre yetiştirmek maksadıyla Madam Kronski’yi getirtmiştir. Evini Avrupa zevkine göre döşemiştir. Sorumsuz, hiçbir işi ciddiye almayan, küstah ve menfaatçi, zenginlik uğruna kirli işlere girmekten bile çekinmeyen, Türklük ve Müslümanlıktan nefret eden.. dejenere bir tiptir. Romanda Faik Bey hayli aktif olmakla beraber, temsil ettiği Meşrutiyet nesli içinde Seniha’dan sonra gelmektedir. Naîm Efendi Tanzimat’ın, Servet Bey Servet-i Fünun devrinin, Seniha ise Meşrutiyet devrinin karakteristiğini temsil ederler. Romanın üzerine oturtulduğu üç neslin en kuvvetli tiplerinden biri orta nesil temsilcisi olduğu için. Servet Bey birinci derecedeki kahramanlar arasına alınmış; Faik Bey ise kendi neslinin temsilcisi olan Seniha’nın mütemmimi özelliğini taşıdığından ikinci derecedeki kahramanların ilki olarak değerlendirilmiştir. F A İ K B E Y Kasım Paşa’nı oğludur. Kumral, zayıf, uzun boylu, saçları iyi taranmış, yüz hatları gayrimuntazam, ağzı büyük. gözleri yorgun, bakışları hummalı.. bu bakışlarından dolayı kadınların hoşlandıkları bir gençtir. Eğlenceden çok hoşlanır. Havai, şımarık ve kumar düşkünüdür. Sevilmek için sever, kimsenin nazını çekmez. Bütün düşünce ve davranışlarında maddi menfaatini ön planda tutar. Avrupa’da tahsil gördüğü için iyi Fransızca bilir. Belli bir işi yoktur. Eğlence yerlerinin, dans ve benzerlerinin bütün adabını bilir. H A K K I C E L İ S Selma Hanımefendi’ni torunudur. Hassas, romantik, çekingen, şiire meraklı, ıztırabı zevk edinmiş, kendine güven duymayan, ağır başlı, makul tavırlı bir gençtir. Nereye çekilirse oraya gidecek kadar yumuşak huyludur. Seniha’yı içten içe sever, fakat bu duygusunu açıklamakta çok tereddütlü davranır. Yazar, Hakkı Celis’i romandaki dejenere tiplerin karşısına koymuş, onların züppeliklerine karşılık, ona, vatansever, dürüst, fedakar, hamiyetli bir genç rolü yüklemiştir. Ancak, tıpkı Naîm Efendi’de olduğu gibi, Hakkı Celis bu rol için hayli zayıf bırakılmıştır. Eğer o daha kuvvetli bir karakter olarak verilmiş olsaydı, romandaki nesil çatışması çok daha etkili bir şekilde ortaya konabilir, entrik unsur da artabilirdi. S E K İ N E H A N I M Naîm Efendi’nin kızı, Servet Bey’in karısıdır. Çekingen, tembel, çocukları üzerinde etkisi olmayan, eski terbiyeye göre yetişmiş, iyilik ve saflığı budalalık derecesine varan, başkalarının iradesiyle hareket eden, eşi ve çocuklarının iradesine tümüyle teslim olmuş bir kadındır. SELMA HANIMEFENDİ Naîm Efendi’nin kızkardeşidir. Otoriterliği yanında telaşlıdır. Konakta olup bitenlere doğrudan müdahale edebilen tek kişi odur. Tombul, haşmetli, otoriter, ağırbaşlı, akıllı, iradesi güçlü bir insan olan Selma Hanımefendi, Batılılaşma macerasından pek etkilenmemiştir. “Konak”ta olup bitenlerle ilgili gayretlerinden hiçbir olumlu sonuç alamaz. CEMİL Seniha’nın kardeşidir. Eğlenceye düşkün olan bu genç, yaşının çok üzerinde bir gece hayatına bulaşmıştır. Sorumluluk duygusu taşımaz. Yanlış Batılılaşmanın “kurban” kahramanlarındandır. Neyyire, Nuriye, Belkıs Hanımlar, Madam Kronski vb. karakterler arka planda bırakılmıştır. Yazar bunları vak’a akışının tamamlayıcıları olarak kullanmıştır. 5 ROMANIN TEKNİK ÖZELLİKLERİ a PLÂN Giriş/Serim Bölümü Eserin G i r i ş bölümü, Seniha’nın Büyükada’ya gidişi ve orada, nasıl birisi olduğunun tam olarak ortaya konulmasına kadar devam eder. Yazar bu bölümde, vak’ayı başlatmış, başlıca karakterleri tanıtmış, ana düğümün ne olduğuna dair ipuçlarını vermiş, bazı ara düğümleri de atmıştır. Gelişme/Düğüm Bölümü G e l i ş m e bölümü arasında yer almaktadır. Seniha’nın Büyükada’ya gidişi ve orada başlayan bazı ilişkiler ve olaylar, eserin tansiyonunu yükseltmiştir. Bu bölümde, olay sayısı, ara düğüm sayısı ve çeşidi arttırılmış, arka plandaki kahramanlar da vak’anın içine sokulmuş, yeni bazı ara düğümlerin atılması yanında bazı ara düğümler de çözüme kavuşturulmuştur. Sonuç/Çözüm Bölümü Sonuç bölümü başlayıp bitmiştir. 189 sayfalık bir eser için toplam 6 sayfalık sonuç bölümü kısadır. Böyle bir tutum, vak’anın birdenbire kesildiği intibaını vermektedir. Bu bölümde, Seniha bütünüyle menfi bir dünyanın insanı olmanın son basamağına gelmiş, Naîm Efendi ölüm döşeğine düşmüş, Servet Bey ise –harp zenginliğinin de tesiriyle- Batılılaşmanın yıkımına tamamen kapılmış durumdadır. Romanın ana düğümünü teşkil eden “Yanlış Batılılaşmanın ve Seniha’nın sonu ne olacak?” sorusu bu bölümde cevabını bulmuştur. Kahramanlar sahneden çekilmiş, olaylar mukadder çözümlerine ulaşmış, anafikir tam olarak ortaya konulmuştur. 6 DİL VE ÜSLÛBU Eserin dili, devrin özelliklerini yansıtan bazı ibare ve ifadeler hariç tutulursa, konuşma dilidir. Bugün bile rahatlıkla anlaşılır. Terkipler fazla olmadığı gibi, zaman zaman kullanılanlar da kalıplaşmış terkiplerdir. Uslûp ise, fikir yönü ağır basan bir eser için hareketli sayılabilir. **Yazar, cümleleri gereğinden fazla uzatmamış, açık ve akıcı cümle kurmaya özen göstermiştir; **Devrik cümleye pek yer vermemiş, normal sentaksa uymuştur; **Edebi sanatlara rağbet etmemiş, ara sıra baş vurduğu mecazları ise, kahramanların iç dünyalarını aydınlatmak maksadıyla kullanmış, bunda da istediğine ulaşmıştır; **Bozuk ve karışık cümle kullanmamıştır; **Cümle sonlarında değişik zamanlı fiiller kullanmak suretiyle monotonluğu önlemiştir; **Fikir cümlelerinin sıkıcı ve yeknesak olmaması için, kısa ve kesik cümleler yanında soru ve ünlem cümleleri kullanmış, böylelikle, fikir cümlelerine de akıcılık, açıklık ve tesir gücü kazandırmıştır. Bütün bu saydığımız özelliklere dayanarak, Yakup Kadri’nin bu romanda sağlam bir üslûb kullandığı, eserin, yazıldığı döneme göre sade bir dille kaleme alındığı, sağlam cümle kurmaya özel bir önem verildiği...söylenebilir. 7 KİTAPLA İLGİLİ GENEL DEĞERLENDİRME/YARGILAR Yazar, Türk milletinin karşı karşıya bulunduğu çok önemli bir sosyal problemi –geniş boyutlu olarak- okuyucuya sunmuştur. Ailelerin ve fertlerin öteden beri sürüp gelen kültür yapısının dışında kalışından doğan sosyal ve psikolojik sıkıntıların cemiyeti derinden sarstığı görüşü, bu romandaki kahramanların karşı karşıya geldikleri bazen gülünç, bazen acıklı olay ve durumlar vasıtasıyla anlatılmıştır. Yanlış batılılaşmaya karşı olduğu anlaşılan yazar, kendisi gibi düşünen kahramanları Naîm Efendi, Hakkı Celis vb. çekingen, zayıf iradeli; kendisi gibi düşünmeyenleri ise atılgan, arsız, hırslı bir yapıda göstermiştir. Olayların merkezinde yer aldığı halde her şeyin dışında kalan Naîm Efendi, olması gerektiğinden çok başka bir karakterde karşımıza çıkar. Onun gibi gün görmüş birisinin tepkilerinin daha kanlı-canlı olması, davranışlarının daha tutarlı, itirazlarının daha köklü olması beklenir. Fakat Naîm Efendi çok pasiftir. Buna karşılık, Seniha son derece hırçın ve girişken, Servet Bey utanmaz ve züppe, Faik Bey kural tanımaz ve aşırı serbest kimseler olarak ortaya çıkarlar. Buna rağmen her iki grubun da belirgin bir başarı kazanamadığı görülür. Yazar, mukavemet edenleri zayıf göstermiş, Batılılaşma taraftarlarını da belli bir başarıya ulaştırmamıştır. Bu tutumuyla, iki arada bir derede kaldığımızı göstermek istemiştir, denilebilir. Yazar, sosyal meseleleri tahlil ederken genellikle tarafsızdır. İmparatorluğun son zamanlarında daha fazla şahit olunan “ailenin çözülüş manzarası”nın tasvirinde, zaman zaman romantizmin de karıştığı bir realizm hakimdir. Eser, gerek çözülmenin acısını kuvvetle hissettirici bakış tarzı ve gerekse roman tekniği bakımından başarılı bir romandır. Anlatılan konu, elbette, çok ciddidir; ele alınış tarzı da buna uygundur. Tahliller, cemiyetimizin bünyesinde meydana gelen derin tahribatı gözler önüne serecek ciddiyettedir. Yazar, bu tahribatı a-Türk ailesi dağılmıştır, b-İnsanımız ahlâk yönünden aşınmıştır, c-Cemiyet, adet ve geleneklerin bozulması sebebiyle içten çürümüştür, d-Milli duyguların yerini kahredici bir aşağılık duygusu almıştır, gibi, sağlam temellere dayalı iddialarla ortaya koymuştur. Eserin dikkat edilmesi gereken bir yönü de, yazarın bu sosyal meseleyi ortaya koyarken “güdümlü sanat çıkmazı”na düşmemiş, bir başka deyişle, sanatkâr şahsiyetini ihmal etmemiş . KİTABIN YAZARI HAKKINDA BİLGİ Roman yazarı. Kahire’de doğdu. Abdülkadir Bey’in oğludur. İlköğrenimini Manisa’da, ortaöğretimini İzmir ve Mısır’da yaptı. 1908′de İstanbul’a geldi. Yükseköğrenimine başladığı Mekteb-i Hukuk’un üçüncü sınıfından Ati edebiyatı topluluğunda edebî faaliyetlere katıldı 1909. Müterake döneminde İkdam gazetesinde siyasî yazılar yazdt. İsviçre’ye tedavi için gitti 1916. 1921′de Anadolu’ya geçerek Millî Mücadele’ye katıldı. Mardin 1923-1931 ve Manisa 1933 1934 milletvekilliği yaptı. Yakup Kadri, Arnavutluk, Çekoslovakya, İsviçre ve iran’da elçilik görevlerinde bulundu 1934-1954. 1961′-de Manisa milletvekili oldu. Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı iken Ankara’da öldü. Beşiktaş’ta Yahya Efendi Mezarlığı’na gömüldü. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, mensur şiir, deneme, hatıra, monografi, hikaye, roman ve oyun türünde eser veren XX’ncı asır yazarlarındandır. Tanzimat’tan Atatürk Türkiyesi’ne kadar gelen nesillerin geçirdiği sosyal değişme ve bunalımlarını, her neslin yaşayış, hayâta ve olaylara bakış tarzını özellikle romanlarında çok başarılı bir şekilde işledi. Hatıralarında çocukluk, millî mücadele ve politika yıllarını anlattı. Mensur şiirler de yazan Yakup Kadri’nin kendine has bir üslûbu vardır. Atatürk’ü çeşitli yönleriyle değrelendiren ilk önemli eserin de yazarıdır. Hikayelerinde aşk, düşmanlık, görev duygusu, kadın, din, namus, bâtıl inançlar, cehalet, yoksulluk ve savaş konularını işledi. Bâzı eserleri yabancı dillere çevrilmiştir. Hikaye kitapları 1. Bir Serencam 1913, 2. izmir’den Bursa’ya Halide Edip Adıvar ile birlikte, 1922, 3. Rahmet 1923, 4. Milli Savaş Hikayeleri 1947. Romanları 1. Kiralık Konak 1922, 2. Nur Baba 1922, 3. Hüküm Gecesi 1927, 4. Sodom ve Gomore 1928, 5. Yaban 1932, 6. Ankara 1934, 8. Bir Sürgün 1937, 8. Panorama 2 cilt, 1953-1954, 9. Hep O Şarkı 1956. Mensur şiirleri 1. Erenlerin Bağından 1922, 2. Okun Ucundan 1940, 3. Alp Dağlarından ve Miss Chaif-rin’in Albümünden 1942. Hatıraları 1. Zoraki Diplomat 1955, 2. Anamın Kitabı 1957, 3. Vatan Yolunda 1958, 4. Politikada 45 Yıl 1948, 5. Gençlik ve Edebiyat Hatıraları 1969. Monografileri 1. Ahmed Hâşim 1943, 2. Atatürk 1946. Makaleleri ve Kadınlarımız 1923, 2. Ergenekon 2 cilt, 1929, Oyunları 1. Nİrvana 1909, 2. Veda 1909, 3. Sağanak basılmadı, 4. Mağara 1934. Yaban romanı ile CHP 1942 Roman Mükâfâtı’nda ikincilik kazandı. Birikim Yayınları, yazarın bütün eserlerini yayımladı.
Saniye ve Faik kitabın başlarında birbirlerine aşık olurlar fakat bu aşk istenilen gibi bir süre sonra Faik'den sıkılır ve Avrupaya kaçar Faik'de onu takip ve Faik Avrupa'dan döndüklerinde Saniye'nin hayatı hiç eskisi gibi olmayacaktır. level 1User flairinizi almadıysanız sub'ımızın ana sayfasında sağ üstte bulunan üç noktaya basarak "Change user flair" kısmından ya da paylaşımınızda profilinizin önizlenmesinden yine "Change user flair" kısmından user flairinizi alabilirsiniz. Mod ekibi olarak iyi günler am a bot, and this action was performed automatically. Please contact the moderators of this subreddit if you have any questions or Communityİçinden geçenleri yazabileceğin bir ortam sunmaya çalışıyoruz, saygı sevgi çerçevesinde aklından geçen herşeyi yazabilirsin burada. İstersen içini dök istersen şiirler yaz istersen de eğitici metinler paylaş senin tercihin. Herkesi bu oluşuma bekliyoruz. -yuzenpipi...PowerupsPowerup to unlock perks for r/YazarCommunity HeroesBecome the first hero!
kiralık konak kişiler arasındaki ilişkiler