4iYU. Saffat Suresinin Fazileti ve Sırları ​ Saffat Süresinin Fazileti, Saffat Suresi’nin Fazilet ve Sırları Mekke döneminde inmiştir. 182 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen“es-Sâffât”kelimesinden almıştır. Sâffât, sıra sıra dizilenler, saf saf duranlar başlıca, meleklerden, cinlerden, kıyamet ve ahiret olaylarından söz edilmekte; Nûh, İbrahim, İsmail, İshak, Mûsâ, Hârun, İlyas, Lût veYûnus peygamberin kıssalarına yer verilmektedir. -Okuyanın rızkı çoğalır, fakirlik görmez. İlk on ayeti cin ve şeytan kovmak ve yakmak için okunur. Saffat Suresi’nin Fazilet ve Sırları Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki "Her kim Saffat suresini okursa, bütün cin ve şeytanların sayısınca ona sevap verilir." 1 Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki "Her kimi, kıyamet gününde en bol ölçekle tartması en büyük sevaba nail olması sevindirirse, namazını bitirdiğinde Saffat suresinin son üç ayetini okusun."2 Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir. selam olsun. âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Rivayet edildi ki **Bu sureyi okuyanların rızkı çoğalır, darlık çekmez ve şeytan o kimseden uzaklaşır. **Bu surenin tamamı bir kağıt üzerine yazılıp, bir mekana asılırsa, oradan cinlerin azılıları kaçar. **Cinlenmiş bir kişinin cinlerden kurtulması için veya cinlerin kendisine zarar vermemesi için Saffat suresinin 1-15. ayetleri okunur. **Zarar verici hayvanların bulunduğu bir yerde istirahat etmek isteyen bir kişi Saffat suresinin 79. ayetini okuyup da uyursa, oradan kalkıncaya kadar hiç bir şey ona zarar vermez. Bir başka rivayette ise şöyledir Akşamleyin bu ayeti okuyan kimseyi o gece akrep sokmaz. **Yılan ve akrep gibi zararlı haşerelerden korunmak için, Saffat suresinin 75-79. ayetleri Aralık ayında yazılıp üstünde taşınmalıdır. **Cinlenmiş bir kişinin cinlerden kurtulması için veya cinlerin kendisine zarar vermemesi için Saffat suresinin 1-15. ayetleri okunur. **Hayırlı evlat isteyen kişi, Saffat suresinin 100. ayetinde geçen İbrahim Aleyhisselam’ın da yaptığı şu duayı çokça yapmalıdır. "Ey Rabbim! Bana neslimi sürdürecek salihlerden bir çocuk ihsan et!" ** Saffat süresinin tamamını okumanın fazileti hakkında , Hz. İbni Abbas'ın anlattığına göre Resul-ü Ekrem Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimiz Hadisi Şeriflerinde şöyle buyurmuştur. ** "Her Kim, Cuma günü Yasin ve Saffat sürelerini okuyup sonra da Allahtan istek ve dilekte bulunursa, Allah CC o kimseye istediğini ve dilediğini verir. Yani bu süreleri okuyanların dilekleri Cenabı Allah tarafından kabul edilir. ** Geçim darlığı çeken bir kimse Saffat süresini 7 kere okuyup Cenabı Hak'ka dua ederse rızkı açılır, geçim sıkıntısından kurtulur. Saffat süresinin son 3 ayetinin fazileti Bu üç süreyi okumanın fazileti hakkında Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vessellem"Her kim kıyamet günü tam ve mükemmel olarak dolu dolu ecir ve sevap almak isterse, Saffat Süresinin sonu olan bu üç ayeti kerimeyi her namazın sonunda okusun." buyurmaktadırlar. Not Bu son üç ayeti kerimeyi Kuranı Kerim okunup Sadakallahülazim dedikten sonrada okunmasını Kuranı Kerim okuyan kardeşlerime nacizane tavsiye ediyorum. "Sübhâne rabbike rabbil izzeti amma yasıfûn. Ve selâmün alel murseliyn. Vel hamdü lillâhi rabbil âlemiyn." Manası İzzet sahibi Rabbin müşriklerin O'na layık olmayan vasıflarından münezzehtir. Selam Resullerin üzerine olsun. Alemlerin Rabbi Allah'a hamd ve sena olsun. Resulü Ekrem Efendimiz bu ayetin fazileti hakkında şöyle buyuruyor "Her namazın arkasından bu ayetleri okuyan kimseye tam ölçekle sevap verilir." "Kıyamet günü tam ölçekle sevap almak isteyen kimse oturduğu meclisten kalkmadan bu ayetleri okusun." Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Ve erselnâhu ilâ mi-eti elfin ev yezîdûneVe onu yüz bin kişiye, yahut daha da artmakta olan bir topluluğa peygamber olarak gönderdik.Ardından Onu yüz bin veya sayısı daha da artan bir topluluka peygamber olarak hadiseden sonra, Yunus'u kaçıp geldiği kavmine gönderdik. Onların nüfusu o gün için, yüzbin veya daha fazla yüz bin veya daha çok kişiye özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamberlik görevi ile onu yüz bin kişiye hatta daha fazlasına peygamber olarak yüzbin veya sayısı daha da artan bir topluluka peygamber olarak onu yüzbine, hatta daha ziyadesine peygamber onu yüz bin ve fazlasına peygamber olarak nüfusu yüzbin veya daha fazla sayıda olan bir topluma peygamber olarak yüz bine, daha artık kimselere gönderdikBiz onu bir kez daha yüz bin hatta gittikçe daha da artan halkına elçi olarak Yunus, Hz. Yakub'un oğlu Bünyamin'in kabilesindedir. Hz. Süleyman'dan sonra kendi kavmine peygamber olarak gönderilmiştir. Hz. Yunus’un, peygamber... Devamı..Ândan sonra Yûnus’ı yüzbin kişiden ve daha fazla insândan mürekkeb bir kavme yüzbin veya daha çok kişiye peygamber olarak onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik. Hz. Yunus’un peygamber olarak gönderildiği yerin, Musul’da Ninova şehri olduğu onu yüzbin veya daha çok kişiye onu Yunus'u yüz bin veya daha çok insana peygamber olarak onu yüz bine Resul gönderdik ve hattâ artıyorlardıOnu, nüfusu yüz binden fazla bir halka Resûl olarak yüz bine peygamber gönderdik. Hattâ artıyorlardı onu yüz bin kişilik bir topluluğa veya daha da artmakta olanlarapeygamber olarak gönderdik. Onu yüz bin nüfuslu, hatta daha fazla olan bir şehre elçi olarak da onu yüz binlere, daha da çok kimselere elçi yüz bin veya daha ziyade [³] kimselere gönderdik.[3] Âkil ve baliğleri yüz bin, hepsi daha onu yüz bin yahut/hatta daha fazla kişiye elçi olarak yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak sonra onu, nüfusu yüz bin —hattâ daha fazla— olan Ninova’ya, yani nasıl olsa inanmayacaklar diye bir zamanlar terk ettiği ülkesine yeniden Elçi olarak da onu yüz bin’e veya daha fazlasına rasûl Bir palmiye ağacı altına getirdik. // Sonra onu, yüz küsur binlik Ninova şehrine elçi olarak O’nu yüz bin veya daha fazla insana elçi olarak gönderdik. Onu, yüz bin hatta [*] daha çok kişiye peygamber olarak geçen [ev] edatına “veya” anlamı verilmemelidir. Çünkü ifade Yüce Allah’a aittir; sayılardan bahsedilirken O’nun seçenekli bir ifade kullanması... Devamı..Ve tekrar onu, mevcudu yüz bin olan veya sayısı daha da artan toplumuna¹ Peygamber olarak Hz. Yûnus sayıları yüz bin veya daha da fazla olan toplumuna yani kaçtığı yere tekrar gönderildi. Bazı Yahudi kaynaklarını esas almayı adet h... Devamı..Ve o’nu [bir kez daha kendi halkına,] yüzbin veya daha fazla [kişi]ye gönderdikNihayet onu nüfusu yüz bin kişiden fazla bir topluma elçi olarak yeniden görevlendirdik. 37/139...147, 54/ onu yüz bin, hatta daha fazla kişiye yeniden elçi O'nu yüzbin ve daha artar olana böyle bir kavme peygamber onu yüz bin nüfuslu bir şehre göndermiştik, hatta gittikçe nüfusları artıyordu da. {KM, Yunus 4, 11}“Bu âyette “Biz onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.” diye de mâna verilebilir. Allah Teâla dileseydi, elbette o halkın sayı... Devamı..Ve onu yüz bin insana, ya da daha fazla olanlara elçi yüz bin, hatta daha çok kimseye elçi da onu yüz bin kişiye veya daha fazlasına onu yüz bin, hattâ daha fazla kişiye peygamber yüz bin kişiye yahut daha fazla olanlara elçi olarak viribidük anı yüz biñ daħı anı resūl gönderdük yüz biñ ādeme, ya yüz biñden onu yüz min nəfərə və daha çox kimsəyə peyğəmbər We sent him to a hundred thousand folk or moreAnd We sent him on a mission to a hundred thousand4127 men or The city of Nineveh was a very large city. The Old Testament says " Nineveh was an exceeding great city of three days' journey" Jonah, 33; "w... Devamı.. Mekke döneminde nazil olan Saffat Suresi, pek çok diğer Mekki sure gibi akide ile ilgili detaylar hakkında bilgi vermektedir. İnsanları şirkten İslam'a yöneltebilmek adına birçok düşündürücü delilin örnek gösterildiği sure, cahiliye dönemindeki batıl inançlara da değinir. Daha önce gönderilmiş olan peygamberlerden kıssaların da anlatıldığı Saffat Suresi, Kur'an-ı Kerim'in uzun ve önemli surelerinden biridir. İşte Saffat Suresi meali, Türkçe okunuşu, Saffat Suresi faziletleri hakkında bilgiler... Saffat Suresi Arapça Okunuşu Latin alfabesiyle metnimizde yer alan Saffat Suresi, geleneksel olarak genellikle Kur'an-ı Kerim tilavetinden sonra edilen duaların ardından okunur. Arap alfabesini bilmeyen okuyucularımızın Saffat Suresi Türkçe okunuşu üzerinden sureyi ezberlemesi mümkündür. Ayrıca çeşitli okuma örnekleri incelenerek telaffuzla ilgili sorunların ortaya çıkmasının önüne geçilebilir. Vessaffati saffa Fezzacirati zecra Fettaliyati zikra İnne ilaheküm le vahıd Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve rabbül meşarık İnna zeyyennes semaed dünya bi zınetinil kevakib Ve hıfzam min külli şeytanim marid La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli canib Dühurav ve lehüm azabüv vasıb İlla men hatfel hatfete fe etbeahu şihabün sakıb Festeftihim ehüm eşddü halkan em men halakna inna halaknahüm min tıynil lazib Bel acibte ve yesharun Ve iza zükkiru la yezkürun Ve iza raev ayetey yesteshırun Ve kalu in haza illa sıhrum mübın E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le meb'usun E ve abaünel evvelun Kul neam ve entüm dahırun Fe innema hiye zecratüv vahıdetün fe izahüm yenzurun Ve kalu ya veylena haza yevmüd dın Haza yevmül faslillezı küntüm bihı tükezzibun Uhşürullezıne zalemu ve ezvacehüm ve ma kanu ya'büdun Min dunillahi fehduhüm ila sıratıl cehıym Ve kıfuhüm innehüm mes'ulun Me leküm la tenasarun Bel hümül yevme müsteslimun Ve akbele ba'duhüm ala ba'dıy yetesaelun Kalu inneküm küntüm te'tunena anil yemın Kalu bel lem tekunu mü'minın Ve ma kane lena aleyküm min sultan bel küntüm kavmen tağıyn Fe hakka aleyna kavlü rabbina inna le zaikun Fe ağveynaküm inna künna ğavın Fe innehüm yevmeizin fil azabi müşterikun İnna kezalike nef'alü bil mücrimın İnnehüm kanu iza kıyle lehüm la ilahe illellahü yestekbirun Ve yekulune e inna letariku alihetina li şaırim mecnun Bel cae bil hakkı ve saddekal murselın İnneküm lezaikul azabil elım Ve ma tüczevne illa ma küntüm ta'melun İlla ıbadellahil muhlesıyn Ülaike lehüm rizkum ma'lum Fevakih ve hüm mükramun Fı cennatin neıym Ala sürurim mütekabilın Yütafü alyhim bi ke'sim mim meıyn Beydae lezzetil lişşaribın La fıha ğavlüv ve la hüm anha yünzefun Ve ındehüm kasıratüt tarfi ıyn Ke ennehünne beydum meknun Fe akbele ba'duhüm ala ba'dıy yetesaelun Kle kailüm minhüm innı kane lı karın Yekulü e inneke le minel müsaddikıyn E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le medınun Kale hel entüm müttaliun Fattalea fe raahü fı sevail cehıym Kale tellahi in kidte le türdın Ve lev la nı'metü rabbı leküntü minel muhdarın E fe ma nahnü bi meyyitın İlla mevtetenel ula ve ma nahnü bi müazzebın İnne haza le hüvel fevzül azıym Li misli haza felya'melil amilun E zalike hayrun nüzülen em şeceratüzç zekkum İnna cealnaha fitnetel liz zalimın İnneha şeceratün tahrucü fı aslil cehıym Tal'uha ke ennehu ruusüş şeyatıyn Fe innehüm le akilune minha fe maliune minhel butün Sümme inne lehüm aleyha le şevbem min hamum Şümme inne merciahüm le ilel cehıym İnnehüm elfev abaehüm dallın Fe hüm ala asarihim yühraun Ve le kad dalhle kablehüm ekserul evvelın Ve le kad erselna fıhim münzirın Fenzur keyfe kane akıbetül münzerın İlla ıbadellahil muhlesıyn Ve le kad nadana nuhun fe le nı'mel müccıbun Ve necceynahü ve ehlehu minel kerbil azıym Ve cealna zürriyyetehu hümül bakıyn Ve terakna aleyhi fil ahırın Selamün ala nuhın fil alemın İnna kezalike neczil muhsinın İnnehu min ıbadinel mü'minın Sümme ağraknel aharın Ve inne min şıatihı le ibrahım İz cae rabbehu bi kalbin selım İz kale li ebıhi ve kavmihı maza ta'büdun E ifken aliheten dunellahi türıdun Fe ma zannüküm bi rabbil alemın Fe nezara nazraten fin nücum Fe kale innı sekıym Fe tevellev anhü müdbirın Ferağa ila alihetihim fe kale e ela te'külun Ma leküm la tentıkun Ferağa aleyhim darbem bil yemın Fe akbelu ileyhi yeziffun Kale e ta'büdune ma tenhıtun Vallahü halekkkaküm ve ma ta'melun Kalübnu lehu bünyanen fe elkuhü fil cehıym Fe eradü bihı keyden fe cealnahümül esfelın Ve kale innı zahibün ila rabbı seyehdın Rabbi heb lı mines salihıyn Fe beşşernahü bi ğulamin halım Felemma beleğa meahüs sa'ye kale ya büneyye innı era fil menami ennı ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif'al ma tü'meru setecidünı in şaellahü mines sabirın Felemma eslema ve tellehu lil cebın Ve nadeynahü ey ya ibrahım Kad saddakter rü'ya inna kezalike neczil muhsinın İnne haza le hüvel belaül mübın Ve fedeynahü bi zibhın azıym Ve terakna aleyhi fil ahırın Selamün ala ibrahım Kezalike neczil muhsinın İnnehu min ıbadinel mü'minın Ve beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines salihıyn Ve barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihı mübın Ve le kad menenna ala musa ve haun Ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil azıym Ve nasarnahüm fe kanu hümül ğalibın Ve ateynahümel kitabel müstebın Ve hedeynahümes sıratal müstekıym Ve terakna aleyhima fil ahırın Selamün ala musa ve harun İnna kezalik enczil muhsinın İnnehüma min ıbadinel mü'minın Ve inne ilyase le minel murselın İz kale li kavmihı ela tettekun E ted'une ba'lev ve tezerune ahsenel halikıyn Allahe rabbeküm ve rabbe abaikümül evvelın Fe kezzebuhü fe innehüm le muhdarun İlla ıbadellahil muhlesıyn Ve terakna aleyhi fil ahırın Selamün ala ilyasın İnna kezalike neczil muhsinın İnnehu min ıbadinel mü'minın Ve inne lutal le minel mürselın İz necceynahü ve ehlehu ecmeıyn İlla acuzen fil ğabirın Sümme demmernel aharın Ve inneküm le temürrune aleyhim musbihıyn Ve bil leyl e fe la ta'kılun Ve inne yunüse le minel murselın İz ebeka ilel fülkil meşhun Fe saheme fe kane minel müdhadıyn Feltekamehül hutü ve hüve mülım Fe lev la ennehu kane minel müsebbihıyn Le lebise fı batnihı ila yevmi yüb'asun Fe nebeznahü bil arai ve hüve sekıym Ve embenta aleyhi şeceratem miy yaktıyn Ve erselnahü ila mieti elfin ev yezıdün Fe amenu fe metta'nahüm ila hıyn Festeftihim e li rabbikel benatü ve lehümül benun Em halaknel melaiket inasev ve hüm şahidun E la innehüm min ifkihim le yekulun Veledellahü ve innehüm le kazibun Astafel benati alel benın Ma leküm keyfe tahkümun E fe la tezekkerun Em leküm sültanüm mübın Fe'tu bi kitabiküm in küntüm sadikıyn Ve cealu beynehu ve beynel cinneti neseba ve le kad alimetil cinnetü innehüm le muhdarun Sübhanellahi amma yesıun İlla ıbadellahil muhlesıyn Fe inneküm ve ma ta'büdun Ma entüm aleyhi bi fatinın İlla men hüve salil cehıym Ve ma minna illa lehü mekamüm ma'lum Ve inna le nahnüs saffun Ve inna le nahnül müsebbihün Ve in kanu le yekulun Lev enne ındena zikram minel evvelin Lekünna ıbadellahil muhlesıyn Fe keferu bih fe sevfe ya'lemun Ve le kad sebekat kelimetüna li ıbadinel murselın İnnehüm le hümül mensurun Ve inne cündena lehümül ğalibun Fe tevelle anhüm hatta hıyn Ve ebsırhüm fe sevfe yübsırun E fe biazabina yesta'cilun Fe iza nezele bi sahatihim fe sae sabahul münzerın Ve tevelle anhüm hatta hıyn Ve ebsır fe sevfe yübsırun Sübhane rabbike rabbil ızzeti amma yesfun Ve selamün alel murselın Vel hamdü lillahi rabbil alemın Saffat Suresi Anlamı Saffat Suresi konusu açısından cin ya da melekler gibi insanüstü varlıklar ve kıyamet ya da ahiret zamanı ile ilgilidir. Ayrıca Musa, Harun, İlyas, Nuh, Yunus ve Lut gibi peygamberleri örnek göstererek kıssalar anlatan sure, müşriklerin batıl inançlarından bazılarına da yer vererek bu inançları eleştirmektedir. Anlamının yanı sıra Saffat Suresi tefsiri okunarak sure ile ilgili daha derin bir idrak seviyesi yakalanabilir. 1, 2, 3, 4. Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri Allah'ın kelâmını okuyanlara andolsun ki, sizin ilahınız gerçekten bir tek ilahtır. O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Doğuların da Batıların da Rabbidir. Biz en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık. Onu itaatten çıkan her şeytandan koruduk. 8, 9. Onlar, yüce topluluğu ileri gelen melekler topluluğunu dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır. Ancak onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler ve yok eder. Ey Muhammed! Şimdi sen onlara sor "Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı? Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. Hayır, sen onların haline şaştın onlar ise alay ediyorlar. Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar. Bir mucize gördükleri zaman onu alaya alıyorlar. Dediler ki "Bu bir büyüden başka bir şey değildir." "Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi tekrar diriltileceğiz?" "Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?" De ki "Evet, hem de siz aşağılanmış kimseler olarak diriltileceksiniz." O ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsın ki onlar diriltilmiş hazır beklemektedirler. Şöyle diyecekler "Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür." Onlara, "İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür" denilir. 22, 23, 24. Allah meleklere şöyle emreder "Zulmedenleri, eşlerini ve Allah'ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir. Onlara, "Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?" denir. Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir. Birbirlerine yönelip sorarlar çekişirler. Şöyle derler "Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz." Diğerleri de onlara şöyle derler "Hayır, siz zaten mü'min kimseler değildiniz." "Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hakimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz." "Artık Rabbimizin sözü azap bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız." "Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik." Artık onlar o gün azapta ortaktırlar İşte biz suçlulara böyle yaparız. Çünkü onlar, kendilerine, "Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur" denildiği zaman inanmayıp büyüklük taslıyorlardı. "Biz, deli bir şair için ilahlarımızı mı terk edeceğiz?" diyorlardı. Hayır, öyle değil. O, hakkı getirmiş, önceki peygamberleri de tasdik etmiştir. Şüphesiz siz mutlaka elem dolu azabı tadacaksınız. Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız. Ancak Allah'ın halis kulları başka. 41, 42. İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir. Onlar Naim cennetlerindedirler. Koltuklar üzerinde karşılıklı olarak otururlar. 45, 46. Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır. Onda baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da olmazlar. Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır. Sanki onlar beyazlıklarıyla, saklanmış gün yüzü görmemiş yumurtalardır. Derken birbirlerine yönelip sorarlar. İçlerinden biri der ki "Benim bir arkadaşım vardı." "Sen de tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?" derdi. "Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?" Konuşan o kimse yanındakilere, "Bakar mısınız, hali ne oldu?" der. Kendisi de bakar ve onu cehennemin ortasında görür. Ona şöyle der "Allah'a andolsun, neredeyse beni de helak edecektin." "Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum." 58, 59. "Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?" Şüphesiz bu cennetteki nimetlere ulaşmak büyük bir başarıdır. Çalışanlar böylesi için çalışsınlar! Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Şüphesiz biz onu zalimler için bir imtihan aracı kıldık. O, cehennemin dibinde biten bir ağaçtır. Onun meyveleri sanki şeytanların kafalarıdır. Cehennemlikler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını dolduracaklardır. Sonra onlar için bunun üstüne kaynar sudan karışık bir içecek vardır. Sonra onların dönüşleri mutlaka cehennemedir. Çünkü onlar babalarını sapık kimseler olarak buldular. Kendileri de onların izinden koşa koşa gitmektedirler. Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı. Andolsun, biz onlara da uyarıcılar göndermiştik. Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu! Ancak Allah'ın ihlâslı kulları başka. Andolsun, Nûh bize dua edip seslenmişti. Biz ne güzel cevap vereniz! Onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık. Onun neslini yeryüzünde kalanlar kıldık. Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. Âlemler içinde Nûh'a selam olsun! İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız. Çünkü o, bizim mü'min kullarımızdandı. Sonra biz, diğerlerini suda boğduk. Şüphesiz İbrahim de onun taraftarlarından idi. Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti Hani babasına ve kavmine şöyle demişti "Siz neye tapıyorsunuz?" "Allah'ı bırakıp da bir takım uydurma ilahlar mı istiyorsunuz?" "O halde Âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?" 88, 89. İbrahim yıldızlara baktı ve "Ben hastayım" dedi. Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar. İbrahim onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi "Yemez misiniz?" "Ne diye konuşmuyorsunuz?" Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi. Kavmi telaş içinde koşarak ona doğru geldi. İbrahim şöyle dedi "Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?" "Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır." Kavmi, "Onun için bir bina yapın, içinde ateş yakın ve onu ateşe atın" dedi. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık. İbrahim şöyle dedi "Ben Rabbime onun emrettiği yere gideceğim. O bana yol gösterecektir." "Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla." Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, "Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?" dedi. O da, "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi. 103, 104. Nihayet her ikisi de Allah'ın emrine boyun eğip, İbrahim de onu boğazlamak için yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik "Ey İbrahim!" "Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız." "Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır." Biz, İbrahim'e büyük bir kurbanlık vererek onu İsmail'i kurtardık. Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. İbrahim'e selam olsun. İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız. Çünkü o mü'min kullarımızdandı. Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik. Onu da İshak'ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de. Andolsun, biz Mûsâ'ya ve Hârûn'a da lütufta bulunduk. Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. Onlara yardım ettik de onlar galip gelenler oldular. Biz onlara hükümlerimizi açıklayan Kitab'ı Tevrat'ı verdik. Onları doğru yola ilettik. Sonradan gelenler arasında onlara güzel birer ad bıraktık. Mûsâ'ya ve Hârûn'a selam olsun. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız. Çünkü onlar mü'min kullarımızdan idiler. Şüphesiz İlyas da peygamberlerden idi. Hani kavmine şöyle demişti "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" 125, 126. "Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah'ı bırakarak "Ba'l'e mi tapıyorsunuz?" Onu yalanladılar. Bu sebeple onlar cehenneme götürüleceklerdir. Ancak Allah'ın ihlâslı kulları başka. Sonradan gelenler içerisinde ona güzel bir ad bıraktık. İlyas'a selam olsun Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız Çünkü o bizim mü'min kullarımızdandı. Şüphesiz Lût da peygamberlerdendi. 134, 135. Hani biz onu ve geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın kâfir olan eşi dışında bütün ailesini kurtarmıştık. Sonra da diğerlerini yok ettik. 137, 138. Şüphesiz sizler yolculuklarınız sırasında sabah akşam onların harap olmuş yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz? Şüphesiz Yûnus da peygamberlerdendi. Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti. Gemidekilerle kur'a çekmiş ve kaybedenlerden olmuştu. Böylece, Yûnus kendini kınayıp dururken balık onu yuttu. 143, 144. Eğer o, Allah'ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı. Derken biz onu hasta bir halde sahile attık. Üzerine geniş yapraklı bir ağaç bitirdik. Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik. Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. Ey Muhammed! Onlara sor Kız çocukları Rabbinin de, erkek çocukları onların mı? Yoksa biz melekleri dişi olarak yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış? 151, 152. İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, "Allah çocuk sahibi oldu" diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar. Yoksa Allah kızları erkeklere tercih mi etti? Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz! Hiç düşünmüyor musunuz? Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var? Eğer doğru söyleyen kimseler iseniz getirin bu delili içeren kitabınızı! Allah ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah'ın huzuruna getirileceklerini bilirler. Allah onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir. Ancak Allah'ın ihlâslı kulları bunlar gibi değildir. 161, 162, 163. Ey müşrikler! Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz. Melekler derler ki "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır." "Şüphesiz biz orada saf duranlarız." "Şüphesiz biz Allah'ı tespih edip yüceltenleriz." 167, 168, 169. Müşrikler şunu da söylüyorlardı "Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk." Fakat kitap gelince onu inkar ettiler. Yakında sonlarının ne olacağını bilecekler. Andolsun, peygamber olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmişti "Onlara mutlaka yardım edilecektir." "Şüphesiz ordularımız galip gelecektir." O halde bir süreye kadar onlardan yüz çevir Gözetle onları, yakında onlar da görecekler. Yoksa onlar azabımızı acele mi istiyorlar? Fakat azabımız onların yurtlarına indiğinde o uyarılmış olanların sabahı ne kötü olur! Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir. Bekle ve gör. Onlar da yakında görecekler. Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir. Peygamberlere selam olsun. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Saffat Suresi Faydaları İslam kaynaklarında, Saffat Suresi fazileti ile ilgili pek çok bilgi ve ayrıntı mevcuttur. Dolayısıyla Müslümanlar için Saffat Suresini okumak ve ezberlemek son derece önemlidir. Peygamber Efendimiz, Saffat Suresini okuyanlara şeytan ve cinlerin adedince sevap verileceğini müjdelemiştir. Rasulullah başka bir hadisinde, kıyamet gününde en çok sevaba sahip olmak isteyenin Saffat Suresinin son üç ayetini okumasını tavsiye etmiştir. Ayrıca Rasul-i Ekrem Efendimiz, cuma günü Yasin ve Saffat Suresi okuyan kimselerin muradının Allah tarafından gerçek kılınacağını söylemiştir. Saffat Suresini okuyan kimsenin rızkının çoğalacağı ve fakirlik yaşamayacağı rivayet edilmiştir. Ayrıca şeytanın da o kişiden uzak olacağı belirtilmiştir. Saffat Suresinin bir mekana asılması halinde şer sahibi cinlerin o mekana uğramayacağı söylenmiştir. Cin musallat olan bir kimseye şifa için Saffat Suresinin ilk 15 ayet okunmasın tavsiye edilmiştir. Özellikle yırtıcı hayvanların verebileceği muhtemel zararlardan korunmak için Saffat Suresinin 79. ayetinin okunması tavsiye edilmiştir. Ayrıca yılan ya da akrep gibi zehirli hayvanlara karşı da 75 ile 79. ayetler arasının okunması gerektiği inancı yaygındır. Hayırlı bir evlat sahibi olmak isteyen kimselerin, Saffat Suresinin 100. ayetinde bulunan Hz. İbrahim'in duasını etmesi salık verilmiştir. Bu ayette Hz. İbrahim, Allah'u Teala'dan neslini devam ettirecek salih bir çocuk istemektedir. Cuma günü Saffat Suresi okuyanların her türlü musibet ya da beladan emniyette olacağı aktarılmıştır. Saffat Ne Demek? Surenin ilk ayetinde bulunan "saffat" kelimesi dilimize "saf saf dizilenler" olarak tercüme edilebilir. Burada Allah'u Teala saf saf dizilenler olarak müminleri kastetmekte ve onların üzerine yemin etmektedir. Saffat Suresi Kaç Ayet? Kur'an-ı Kerim'in uzun sureleri arasında sayılabilecek Saffat Suresi, 182 ayetten oluşur. Saffat Hangi Surede Bulunur? Saffat Suresi, Kur'an-ı Kerim'de bulunan müstakil surelerden biridir. Dolayısıyla herhangi bir surenin kapsamı içerisinde bulunmaz. Ayrıca Kur'an-ı Kerim'in 37. suresi olan Saffat Suresi, 445 ve 451. sayfalar arasında yer alır. Saffat Suresi Nerede İndirilmiştir? En'am Suresinin ardından nazil olduğu rivayet edilen Saffat Suresi, Mekke döneminde indirilmiştir. Saffat Suresi Ne Zaman Okunur? Saffat Suresi, münasip olduğu sürece herhangi bir zaman ya da mekanda okunabilir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de bulunan diğer sureler gibi Saffat Suresi hakkında da bir kısıtlamadan söz edilemez. Ancak Peygamber Efendimizden rivayet edilen hadislerde cuma günlerine yapılan vurgudan dolayı, İslam alimleri Saffat Suresinin özellikle cuma günleri okunması gerektiğini aktarmışlardır. Ayrıca Saffat Suresi çeşitli murat ya da ihtiyaçlar dolayısıyla Allah'u Teala'ya dua etmek için de okunabilir. Saffat Suresi Ne İçin Okunur? Saffat Suresini okuyan kimselerin cin ve şeytanlardan emniyette olacağı söylenmiştir. Ayrıca cin musallat olan kişilere Saffat Suresinin ilk 15 ayetini okumak tavsiye edilmiştir. Rasulullah Saffat Suresini okuyanların cin ve şeytanların adedi kadar sevap alacağını ifade etmiştir. Yırtıcı ya da zehirli hayvanların zararlarından korunmak için Saffat Suresini 75-79. ayetlerinin okunması gerektiğine inanılır. Hayırlı evlat isteyenlerin Saffat Suresinin 100. ayetini okuması nasihat edilmiştir. Saffat Suresini sıklıkla okuyan kişilerin fakirlik çekmeyeceği, rızkının bollaşacağı rivayet edilmiştir. Saffat Suresi Abdestsiz Okunur Mu? Abdest almadan Kur'an-ı Kerim'e temas etmek, Ehl-i Sünnet inancında caiz görülmemiştir. Dolayısıyla Saffat Suresini Kur'an-ı Kerim'den okumak için namaz abdesti almak şarttır. Ancak ezberden okurken abdest almak gerekli değildir. Ayrıca içerisinde Arapça okunuşu bulunmayan bir Kur'an-ı Kerim mealinden Saffat Suresinin anlamı, namaz abdesti olmadan da okunabilir. Saffat Suresi Nasıl Ezberlenir? Saffat Suresi, Kur'an-ı Kerim'in uzun sayılabilecek surelerinden biridir. Dolayısıyla bu sureyi ezberleyebilmek için kısa surelere göre daha fazla çaba harcamak gerekir. Ancak sureyi daha hızlı ve verimli bir biçimde ezberlemek adına bazı teknikler geliştirilmiştir. Başlangıçta sureyi birkaç defa dikkatli bir biçimde okuyarak telaffuz ve mahreç gibi konularda ortaya çıkabilecek hataların önüne geçebilirsiniz. Ezberlemeye aşina olduğunuz kelime gruplarıyla başlamak süreci daha kolay bir hale getirecektir. Bir baştan, bir sondan ayet ezberleyerek ilerlemek, hafızlar tarafından da kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemle sure sonunda oluşabilecek ezber aksaklıklarını engelleyebilirsiniz. İnternetten kolaylıkla bulabileceğiniz bir okuma ya da tilavet örneği ile ezberinizi pekiştirmek hem okumanızı güzelleştirecek hem de sureyi tekrar etmenizi sağlayacaktır. Saffat Suresi Yerine Ne Okunabilir? Saffat Suresi daha çok Kur'an-ı Kerim tilavetlerinden sonra ezberden okunan bir suredir. Eğer sureyi ezberlemekte başarılı olamadıysanız sureyi mushaf üzerinden de okuyabilirsiniz. Bununla birlikte Saffat Suresi yerine Kur'an-ı Kerim'den herhangi bir sure okumanızda bir sakınca yoktur. Kuran-ı Kerim’in 37. suresi olan Sâffât Suresi, Mekke’de nazil olmuştur ve 182 ayettir. Sâffât Suresi, Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu ve Diyanet Meali ve FaziletiSâffât suresinin anlamı nedir, Sâffât’ ne demek? Sâffât isminin anlamı ve kökeni nedir? Sâffât suresinin konusu nedir, neden bahsetmektedir? Sâffât suresini okumanın faziletleri nelerdir? Sâffât Suresi neden indirilmiştir? Sâffât Suresinin özellikleri nelerdir? Sâffât Suresi ne zaman ve niçin okunur? İşte Sâffât suresi okumanın fazilet ve faydaları…Sâffât Suresi Kuran-ı Kerim sure sıralamasına göre 37. suredir. Önceki sure Yasin suresi, sonraki sure ise Sâd SuresiHakkında BilgiSâffât Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 182 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “es-Sâffât” kelimesinden almıştır. Sâffât, sıra sıra dizilenler, saf saf duranlar anlamına ilk ayetinde geçen “saffât” kelimesinden almıştır. Saffât, “sıra sıra duranlar” anlamına gelmektedir. Saf tutmuş meleklere işaret eden ve kâinattaki güçlerden söz eden bu sure, Mekke dönenimin ortalarında, En’âm suresinden sonra inmiştir. Sure 182 resmi sırası itibarıyla 37., iniş tarihine göre ise 56. suredir. İlk üç ayette, saf tutmuş meleklere, bulutları sevk ve idare eden güce, zikri yapan dile yahut insana yemin edilerek Allah’ın bir olduğu gerçeği ortaya Suresi Arapça ve Latin Harf Okunuşu – Türkçe MealiBismillâhirrahmânirrahîmSâffât Suresi 1. Ayet Ves sâffati saffâsaffen. Ve saf bağlayarak huşû ile Allah’ın huzurunda saf halinde bulunanlara Suresi 2. Ayet Fez zâcirâti zecrâzecran. Toplayıp sevkedenlere sağ ve sol kanat velîlerine.Sâffât Suresi 3. Ayet Fet tâliyâti zikrâzikran. Zikrederek Kur’ân tilâvet edenlere okuyanlara andolsun.Sâffât Suresi 4. Ayet İnne ilâhekum le vâhıdvâhıdun. Muhakkak ki sizin İlâhınız, mutlaka Tek’ Suresi 5. Ayet Rabbus semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ ve rabbul meşârıkmeşârıkı. Göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. Ve doğuların da Suresi 6. Ayet İnnâ zeyyennes semâed dunyâ bi zîynetinil kevâkibkevâkibi. Muhakkak ki Biz; dünya semasını, yıldızları ziynet kılarak Ve hıfzan min kulli şeytânin mâridmâridin. Ve marid azgın ve asi şeytanların hepsinden muhafaza Lâ yessemmeûne ilel meleil a’lâ ve yukzefûne minkulli cânibcânibin. Melei A’lâ’ya kulak verip dinleyemezler ve her taraftan atılırlar kovulurlar.37/SÂFFÂT-9 Duhûran ve lehum azâbun vâsibvâsibun. Kovulmuş olarak, onlar için kesilmeyen sürekli azap İllâ men hatıfel hatfete fe etbeahu şihâbun sâkibsâkibun. Ancak kim bir söz kapıp kaçarsa, o taktirde kayıp giden yakıcı bir alev onu takip eder ona ulaşır, yok eder.37/SÂFFÂT-11 Festeftihim e hum eşeddu halkan em men halaknâ, innâ halaknâhum min tînin lâziblâzibin. Hayır, onlardan fetva iste sor “Onlar mı yaratılış bakımından daha kuvvetli, yoksa Bizim diğer yarattıklarımız mı?” Muhakkak ki Biz, onları yapışkan nemli topraktan Bel acibte ve yesharûnyesharûne. Evet, sen hayret ettin ve onlar ise alay Ve izâ zukkirû lâ yezkurûnyezkurûne. Ve onlara hatırlatılınca anlatılınca tezekkür etmezler dinleyip hükme varamazlar.37/SÂFFÂT-14 Ve izâ raev âyeten yesteshırûnyesteshırûne. Ve bir âyet mucize gördükleri zaman alay Ve kâlû in hâzâ illâ sihrun mubînmubînun. Ve “Bu sadece apaçık bir sihirdir.” dediler derler.37/SÂFFÂT-16 E izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb’ûsûnmeb’ûsûne. Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz, mutlaka beas edilenler diriltilenler mi olacağız?37/SÂFFÂT-17 E ve âbâunel evvelûnevvelûne. Ve evvelki babalarımız atalarımız da mı?37/SÂFFÂT-18 Kul neam ve entum dâhırûndâhırûne. “Evet ve siz yeniden yaratıldığınız zaman hor ve hakir olacaklarsınız.” Fe innemâ hiye zecretun vâhıdetun fe izâ hum yenzurûnyenzurûne. İşte o, sadece tek bir çığlıktır. Onlar işte o zaman diriltilince bakacaklar görecekler.37/SÂFFÂT-20 Ve kâlû yâ veylenâ hâzâ yevmud dîndîni. “Ve eyvahlar olsun bize, işte bu dîn günüdür.” Hâzâ yevmul faslillezî kuntum bihî tukezzibûntukezzibûne. İşte bu tekzip etmiş yalanlamış olduğunuz fasıl haklıyı haksızdan ayırma, hüküm verme Uhşurûllezîne zalemû ve ezvâcehum ve mâ kânû ya’budûnya’budûne. Zulmedenleri ve onların eşlerini zevcelerini haşredin biraraya toplayın! Ve onların tapmış oldukları şeyleri de.37/SÂFFÂT-23 Min dûnillâhi fehdûhum ilâ sırâtıl cahîmcahîmi. Allah’tan başka taptıkları. Artık onları cahîm cehennem yoluna hidayet edin ulaştırın.37/SÂFFÂT-24 Vakıfûhum innehum mes’ûlûnmes’ûlûne. Artık onları tevkif edin tutuklayın. Muhakkak ki onlar, mesuldürler sorumludurlar.37/SÂFFÂT-25 Mâ lekum lâ tenâsarûntenâsarûne. Size ne oldu ki Bel humul yevme musteslimûnmusteslimûne. Hayır, onlar bugün teslim Ve akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûnyetesâelûne. Ve karşılıklı yönelip birbirlerine hesap Kâlû innekum kuntum te’tûnenâ anil yemînyemîni. “Gerçekten siz bize, sağ taraftan Allah taraftarıymış gibi geliyordunuz.” dediler derler.37/SÂFFÂT-29 Kâlû bel lem tekûnû mû’minînmû’minîne. “Hayır, siz mü’min olmamıştınız Allah’a ulaşmayı dilememiştiniz.” dediler derler.37/SÂFFÂT-30 Ve mâ kâne lenâ aleykum min sultânsultânin, bel kuntum kavmen tâgîntâgîne. Ve bizim, sizin üzerinizde bir sultanlığımız, hükümranlığımız olmadı yoktu. Hayır siz azgın bir kavim Fe hakka aleynâ kavlu rabbinâ innâ le zâıkûnzâıkûne. Artık Rabbimizin azap sözü üzerimize hak oldu. Muhakkak ki biz, onu azabı mutlaka tadacak Fe agveynâkum innâ kunnâ gâvîngâvîne. Evet, sizi biz azdırdık. Gerçekten biz azgınlar Fe innehum yevme izin fîl azâbi muşterikûnmuşterikûne. İşte muhakkak ki onlar, izin günü azapta ortak İnnâ kezâlike nef’alu bil mucrimînmucrimîne. Gerçekten Biz, mücrimlere suçlulara işte böyle İnnehum kânû izâ kîle lehum lâ ilâhe illallâhu yestekbirûnyestekbirûne. Onlara “Allah’tan başka İlâh yoktur.” denildiği zaman, onlar mutlaka Ve yekûlûne e innâ le târikû âlihetinâ li şâirin mecnûnmecnûnin. Ve onlar “Mecnun deli bir şair için, gerçekten biz, ilâhlarımızı terkedenler mi olacağız?” diyorlardı.37/SÂFFÂT-37 Bel câe bil hakkı ve saddakal murselînmurselîne. Hayır, o hakkı getirdi. Ve mürselleri gönderilmiş olan resûlleri tasdik İnnekum le zâikûl azâbil elîmelîmi. Muhakkak ki siz, elîm azabı mutlaka tadacak Ve mâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûnta’melûne. Ve yapmış olduklarınızdan başka bir şeyle İllâ ibâdallâhil muhlesînmuhlesîne. Allah’ın muhlis halis kulları Ulâike lehum rizkun ma’lûmma’lûmun. İşte onlar; onlar için malûm bilinen bir rızık Fevâkihfevâkihu, ve hum mukremûnmukremûne. Ve meyveler, onlar ikram Fî cennâtin naîmnaîmi. Naîm Alâ sururin mutekâbilînmutekâbilîne. Karşılıklı tahtlar Yutâfu aleyhim bi ke’sin min maînmaînin. Onların etrafında akan sudan doldurulmuş kadehler Beydâe lezzetin liş şâribînşâribîne. Berrak, içenler için Lâ fîhâ gavlun ve lâ hum anhâ yunzefûnyunzefûne. Onun içinde aklı gideren bir şey yoktur. Ve onlar, ondan o maiden sarhoş Ve indehum kâsırâtut tarfı înînun. Ve onların yanında, bakışlarını saklayan sadece onlara çeviren güzel gözlü kadınlar Ke enne hunne beydun meknûnmeknûnun. Onlar muhafaza edilmiş el değmemiş yumurta Fe akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûnyetesâelûne. Bundan sonra, karşılıklı yönelip birbirlerine Kâle kâilun minhum innî kâne lî karînkarînun. Onlardan konuşan birisi “Gerçekten benim bir yakınım vardı.” dedi der.37/SÂFFÂT-52 Yekûlu e inneke le minel musaddikînmusaddikîne. “Sen gerçekten tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?” E izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le medînûnmedînûne. Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz mutlaka cezalandırılacak olanlar mıyız?37/SÂFFÂT-54 Kâle hel entum muttaliûnmuttaliûne. “Siz muttali olanlar mısınız onun halini yakînen bilenler misiniz?” Fettalea fe reâhu fî sevâil cahîmcahîmi. O zaman onun haline muttali oldu. Ve böylece onu ateşin ortasında Kâle tallâhi in kidte le turdînturdîne. “Allah’a yemin olsun ki, sen az daha beni de gerçekten helâk edecektin?” Ve lev lâ ni’metu rabbî le kuntu minel muhdarînmuhdarîne. Ve eğer Rabbimin ni’meti olmasaydı, mutlaka ben de cehennemde yanmak üzere hazır bulundurulanlardan E fe mâ nahnu bi meyyitînmeyyitîne. Artık biz bir daha ölecek değiliz, öyle değil mi?37/SÂFFÂT-59 İllâ mevtetenel ûlâ ve mâ nahnu bi muazzebînmuazzebîne. Bizim ilk ölümümüz hariç. Ve biz azap görecek olanlar da İnne hâzâ le huvel fevzul azîmazîmu. Muhakkak ki bu gerçekten fevzül azîmdir en büyük kurtuluştur.37/SÂFFÂT-61 Li misli hâzâ fel ya’melil âmilûnâmilûne. Artık amel edenler, bunun fevzül azîm hedefine ulaşmak için E zâlike hayrun nuzulen em şeceretuz zakkûmzakkûmi. Nüzul Allah’tan indirilen karşılık olarak bu mu yoksa zakkum ağacı mı daha hayırlı?37/SÂFFÂT-63 İnnâ cealnâhâ fitneten liz zâlimînzâlimîne. Muhakkak ki Biz, onu zakkum ağacını zalimler için fitne imtihan İnnehâ şeceretun tahrucu fî aslil cahîmcahîmi. Muhakkak ki o zakkum ağacı, cahîmin cehennemin dibinde çıkan bir Tal’uhâ ke ennehu ruûsuş şeyâtînşeyâtîni. Onun meyveleri şeytanların başları Fe innehum le âkilûne minhâ fe mâliûne min hel butûnbutûni. Muhakkak ki onlar, mutlaka ondan zakkum ağacından yiyecek, böylece onunla karınlarını dolduracak doyuracak Summe inne lehum aleyhâ le şevben min hamîmhamîmin. Sonra da muhakkak ki onlar için onun üstüne, mutlaka hamim kaynar su karıştırılmış içecek Summe inne merciahum le ilel cahîmcahîmi. Sonra muhakkak ki onların mercileri dönüşleri, kesinlikle İnnehum elfev âbâehum dâllîne. Muhakkak ki onlar, babalarını atalarını dalâlette Fe hum alâ âsârihim yuhreûnyuhreûne. Onlar, onların babalarının izleri üzerinde koşuyorlardı.37/SÂFFÂT-71 Ve lekad dalle kablehum ekserul evvelînevvelîne. Andolsun ki, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da dalâlette Ve lekad erselnâ fî him munzirînmunzirîne. Ve andolsun ki, onlara nezirler uyarıcılar Fanzur keyfe kâne âkibetul munzerînmunzerîne. O zaman uyarılanların akıbetleri nasıl oldu, bak!37/SÂFFÂT-74 İllâ ibâdallâhil muhlasînmuhlasîne. Ancak Allah’ın muhlis kulları Ve lekad nâdânâ nûhun fe le ni’mel mucîbûnmucîbûne. Ve andolsun ki Nuh Bize nida etti. İşte duasına icabet edilenler gerçekten ne güzel ne güzel bir durumdadırlar.37/SÂFFÂT-76 Ve necceynâhu ve ehlehu minel kerbil azîmazîmi. Ve O’nu Hz. Nuh’u ve O’nun ailesini kerbil azîmden büyük üzüntüden Ve cealnâ zurriyyetehu humul bâkînbâkîne. Ve O’nun Nuh zürriyetini kıyâmete kadar bâki kalanlardan Ve tereknâ aleyhi fîl âhirînâhirîne. Ve sonrakiler arasında ona şerefli bir anı Selâmun alâ nûhın fîl âlemînâlemîne. Âlemler içinde Nuh selâm İnnâ kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne. Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle İnnehu min ibâdinel mû’minînmû’minîne. Muhakkak ki o, Bizim mü’min Allah’a ulaşmayı dileyip bütün makamları kazanan Summe agraknel âharînâharîne. Sonra diğerlerini suda Ve inne min şîatihî le ibrâhîmibrâhîme. Ve muhakkak ki, onun dîninden olanlardan önemli biri de İbrâhîm İz câe rabbehu bi kalbin selîmselîmin. O, Rabbine selîm bir kalp ile İz kâle li ebîhi ve kavmihî mâzâ ta’budûnta’budûne. Babasına ve kavmine “Nedir bu sizin taptıklarınız?” E ifken âliheten dûnallâhi turîdûnturîdûne. İftira ederek mi Allah’a karşı yalan söyleyerek mi Allah’tan başka ilâhlar istiyorsunuz?37/SÂFFÂT-87 Fe mâ zannukum bi rabbil âlemînâlemîne. Âlemlerin Rabbi hakkında sizin zannınız nedir?37/SÂFFÂT-88 Fe nazara nazraten fîn nucûmnucûmi. Sonra yıldızlara nazar ederek Fe kâle innî sakîmsakîmun. Bunun üzerine “Ben gerçekten hastayım.” Fe tevellev anhu mudbirînmudbirîne. Bunun üzerine ona arkalarını dönüp Ferâga ilâ âlihetihim fe kâle e lâ te’kulûnte’kulûne. Onların ilâhları ile ilgilendi ve “Yani siz yemek yemiyor musunuz?” Mâ lekum lâ tentıkûntentıkûne. Yoksa siz konuşmuyor musunuz?37/SÂFFÂT-93 Ferâga aleyhim darben bil yemînyemîni. Sağ eliyle vurarak onları devirdi kırdı.37/SÂFFÂT-94 Fe akbelû ileyhi yeziffûnyeziffûne. Bunun üzerine hızlı hızlı koşarak karşısına Kâle e ta’budûne mâ tenhıtûntenhıtûne. İbrâhîm “Siz yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?” Vallâhu halakakum ve mâ ta’melûnta’melûne. Ve oysaki sizi de, yaptığınız şeyleri de Allah Kâlûbnû lehu bunyânen fe elkûhu fîl cahîmcahîmi. “Onun için yüksek binalar mancınık inşa edin. Sonra da onu alevlerle yanan ateşin içine atın!” Fe erâdû bihî keyden fe cealnâ humul esfelînesfelîne. Sonra ona tuzak hazırlamak istediler. Bunun üzerine onları esfelîn en çok sefil olanlar Ve kâle innî zâhibun ilâ rabbî seyehdînseyehdîni. “Ve muhakkak ki ben, Rabbime ulaşan olacağım. O, beni hidayete erdirecek.” Rabbi heb lî mines sâlihînsâlihîne. Rabbim, bana salihlerden evlâtlar Fe beşşernâhu bi gulâmin halîmhalîmin. Böylece onu, halim bir oğulla Fe lemmâ belega meahus sa’ye kâle yâ buneyye innî erâ fîl menâmi ennî ezbehuke fanzur mâzâ terâ, kâle yâ ebetif’al mâ tû’meru setecidunî inşâallâhu mines sâbirînsâbirîne. Böylece onunla beraber çalışma çağına eriştiği zaman dedi ki “Ey oğulcuğum! Gerçekten ben, uykuda seni boğazladığımı gördüm. Haydi bak bir düşün. Bu konudaki görüşün nedir?” İsmail “Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” Fe lemmâ eslemâ ve tellehu lil cebîncebîni. Böylece ikisi de Allah’a teslim olunca, İbrâhîm onu alnı üzerine Ve nâdeynâhu en yâ ibrâhîmibrâhîmu. Ve ona “Ey İbrâhîm!” diye nida ettik seslendik.37/SÂFFÂT-105 Kad saddakter ru’yâ, innâ kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne. Sen rüyaya sadık kaldın yerine getirdin. Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle İnne hâzâ le huvel belâul mubînmubînu. Muhakkak ki bu, kesin olarak apaçık bir Ve fedeynâhu bi zibhın azîmazîmin. Ve ona büyük bir kurbanı fidye oğluna karşı bedel olarak Ve tereknâ aleyhi fîl âhirînâhirîne. Sonrakiler arasında ona şerefli bir anı Selâmun alâ ibrâhîmibrâhîme. İbrâhîm selâm Kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne. Biz, muhsinleri işte böyle İnnehu min ibâdinel mû’minînmû’minîne. Muhakkak ki o, Bizim mü’min Allah’a ulaşmayı dileyip bütün makamları kazanan Ve beşşernâhu bi ishâka nebiyyen mines sâlihînsâlihîne. Ve Biz, onu salihlerden bir Nebî Peygamber olan İshak ile Ve bâreknâ aleyhi ve alâ ishâkishâka, ve min zurriyyetihimâ muhsinun ve zâlimun li nefsihi mubînmubînun. Ve O’na Hz. İbrâhîm’e ve İshak’a bereket verdik mübarek kıldık. Ve ikisinin zürriyetinden muhsin olan da, nefsine apaçık zulmeden de Ve lekad menennâ alâ mûsâ ve hârûnhârûne. Ve andolsun ki Musa ve Harun ni’ Ve necceynâ humâ ve kavme humâ minel kerbil azîmazîmi. Ve ikisini ve onların kavimlerini kerbil azîmden büyük üzüntüden Ve nasarnâhum fe kânû humul gâlibîngâlibîne. Ve onlara yardım ettik. Böylece gâlip gelenler onlar Ve âteynâ humel kitâbel mustebînmustebîne. Ve ikisine hakikati açıklayan kitabı Ve hedeynâ humes sırâtal mustekîmmustekîme. Ve ikisini de Sıratı Mustakîm’e hidayet ettik ulaştırdık.37/SÂFFÂT-119 Ve tereknâ aleyhimâ fîl âhirînâhirîne. Ve sonrakiler arasında ikisine şerefli bir anı Selâmun alâ mûsâ ve hârûnhârûne. Musa ve Harun selâm İnnâ kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne. Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle İnne humâ min ibâdinel mû’minînmû’minîne. Muhakkak ki ikisi de Bizim mü’min Allah’a ulaşmayı dileyip bütün makamları kazanan Ve inne ilyâse le minel murselînmurselîne. Ve muhakkak ki İlyas mutlaka gönderilen resûl İz kâle li kavmihî e lâ tettekûntettekûne. İlyas kavmine “Siz takva sahibi olmayacak mısınız?” Eted’ûne ba’len ve tezerûne ahsenel hâlikînhâlikîne. Siz bir put olan Ba’le mi tapıyorsunuz? Ve Yaratıcılar’ın En Güzeli’ni Allah’ı terk mi ediyorsunuz vaz mı geçiyorsunuz?37/SÂFFÂT-126 Allâhe rabbekum ve rabbe âbâikumul evvelînevvelîne. Allah, sizin ve evvelki babalarınızın atalarınızın Fe kezzebûhu fe inne hum le muhdarûnmuhdarûne. Fakat onu yalanladılar. Bu sebeple muhakkak ki onlar, gerçekten cehennemde hazır bulundurulacak İllâ ibâdallâhil muhlasînmuhlasîne. Allah’ın muhlis kulları Ve tereknâ aleyhi fîl âhirînâhirîne. Ve sonrakiler arasında ona şerefli bir anı Selâmun alâ ilyâsînilyâsîne. İlyas selâm İnnâ kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne. Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle İnnehu min ibâdinel mû’minînmû’minîne. Muhakkak ki o, Bizim mü’min Allah’a ulaşmayı dileyip bütün makamları kazanan Ve inne lûtan le minel murselînmurselîne. Ve muhakkak ki Lut gerçekten gönderilmiş olan İz necceynâhu ve ehlehû ecmaînecmaîne. Onu ve onun ailesini, hepsini İllâ acûzen fîl gâbirîngâbirîne. Geride kalanlar arasında acuze bir kadın Summe demmernel âharînâharîne. Sonra diğerlerini dumura uğrattık kökünü kazıdık, yok ettik.37/SÂFFÂT-137 Ve innekum le temurrûne aleyhim musbihînmusbihîne. Ve muhakkak ki siz, sabahları onlara mutlaka Ve bil leylleyli, e fe lâ ta’kılûnta’kılûne. Ve geceleyin de. Hâlâ akıl etmez misiniz?37/SÂFFÂT-139 Ve inne yûnuse le minel murselînmurselîne. Ve muhakkak ki Yunus gerçekten gönderilmiş resûl İz ebeka ilel fulkil meşhûnmeşhûni. O Yunus dolu bir gemiye gemi ile Fe sâheme fe kâne minel mudhadînmudhadîne. Böylece kur’a çekti. Sonunda kaybedenlerden Feltekamehul hûtu ve huve mulîmmulîmun. Onu Yunus hemen bir balık yuttu. O, levmedilen biriydi kendi kendini kınıyordu.37/SÂFFÂT-143 Fe lev lâ ennehu kâne minel musebbihînmusebbihîne. Eğer o gerçekten tesbih edenlerden Le lebise fî batnihî ila yevmi yub’asûnyub’asûne. Muhakkak ki o, beas gününe kıyâmet gününe kadar onun balığın karnında Fe nebeznâhu bil arâi ve huve sakîmsakîmun. Bunun üzerine onu, bitkin hasta bir halde boş bir alana sahile Ve enbetnâ aleyhi şecereten min yaktînyaktînin. Ve onun üzerine gölgelik olarak kabak cinsinden geniş yapraklı bir ağaç bitirdik yetiştirdik.37/SÂFFÂT-147 Ve erselnâhu ilâ mieti elfin ev yezîdûnyezidûne. Ve onu yüz bin veya daha fazla kişiye, resûl olarak Fe âmenû fe metta’nâhum ilâ hînhînin. Böylece âmenû oldular Allah’a ulaşmayı dilediler. Bunun üzerine onları bir süre kadar metalandırdık faydalandırdık.37/SÂFFÂT-149 Festeftihim e li rabbikel benâtu ve lehumul benûnbenûne. Haydi, onlardan fetva açıklama iste “Kızlar Rabbinin de oğlanlar onların mı?”37/SÂFFÂT-150 Em halaknel melâikete inâsen ve hum şâhidûnşâhidûne. Yoksa melekleri, Biz dişi olarak yarattık da onlar şahit mi oldular?37/SÂFFÂT-151 E lâ innehum min ifkihim le yekûlûnyekûlûne. Yalanlarından dolayı mutlaka şöyle, şöyle diyenler kesinlikle onlar değil mi?37/SÂFFÂT-152 Veledallâhu ve innehum le kâzibûnkâzibûne. “Allah doğurdu.” Muhakkak ki onlar, kesinlikle yalan Astafel benâti alel benînbenîne. Allah, kızları oğlanlara tercih mi etti?37/SÂFFÂT-154 Mâ lekum, keyfe tahkumûntahkumûne. Size ne oluyor? Nasıl böyle hüküm veriyorsunuz?37/SÂFFÂT-155 E fe lâ tezekkerûntezekkerûne. Hâlâ tezekkür etmeyecek misiniz?37/SÂFFÂT-156 Em lekum sultânun mubînmubînun. Yoksa sizin apaçık bir sultanınız deliliniz mi var?37/SÂFFÂT-157 Fe’tû bi kitâbikum in kuntum sâdikînsâdikîne. Eğer siz sadıklardansanız, o taktirde kitabınızı Ve cealû beynehu ve beynel cinneti nesebâneseben, ve lekad alimetil cinnetu innehum le muhdarûnmuhdarûne. Ve Allah ile cinler arasında neseb soybağı kıldılar uydurdular. Ve andolsun ki cinler, cehennemde mutlaka hazır bulundurulacaklarını Subhânallâhi ammâ yasifûnyasifûne. Allah, onların vasıflandırmalarından zanlarından Sübhan’dır münezzehtir.37/SÂFFÂT-160 İllâ ibâdallâhil muhlasînmuhlasîne. Allah’ın muhlis kulları Fe innekum ve mâ ta’budûnta’budûne. Bundan sonra muhakkak ki siz ve sizin Mâ entum aleyhi bi fâtinînfâtinîne. Onun Allah’ın aleyhinde, kimseyi fitneye düşürecek değilsiniz düşüremezsiniz.37/SÂFFÂT-163 İllâ men huve sâlil cahîmcahîmi. Ama cehenneme girecek olanlar Ve mâ minnâ illâ lehu makâmun ma’lûmma’lûmun. Ve bizden hiç kimse yoktur ki, onun bilinen bir makamı Ve innâ le nahnus sâffûnsâffûne. Ve muhakkak ki biz, mutlaka Allah’ın huzurunda saf saf Ve innâ le nahnul musebbihûnmusebbihûne. Ve muhakkak ki biz, mutlaka Allah’ı tesbih Ve in kânû le yekûlûnyekûlûne. Ve onlar mutlaka, sadece şöyle Lev enne indenâ zikren minel evvelînevvelîne. Keşke bizim yanımızda elimizde evvelkilere verilenlerden bir zikir bir kitap Le kunnâ ibâdallâhil muhlasînmuhlasîne. O zaman mutlaka biz, Allah’ın muhlis kullarından Fe keferû bihbihî, fe sevfe ya’lemûnya’lemûne. Buna rağmen O’nu Zikri Kur’ân-ı Kerim’i inkâr ettiler. Fakat yakında Ve lekad sebekat kelimetunâ li ibâdinel murselînmurselîne. Ve andolsun ki gönderilen kullarımız için Bizim daha önce bir sözümüz geçti onlara söz vermiştik.37/SÂFFÂT-172 İnnehum le humul mensûrûnmensûrûne. Muhakkak ki onlar, mutlaka yardım edilecek Ve inne cundenâ le humul gâlibûngâlibûne. Ve muhakkak ki gâlip gelecek olanlar, mutlaka Bizim Fe tevelle anhum hattâ hînhînin. Artık bir süre kadar onlardan yüz Ve ebsirhum fe sevfe yubsirûnyubsirûne. Ve onları gözle! Yakında onlar da E fe bi azâbinâ yesta’cilûnyesta’cilûne. Hâlâ azabımızı acele olarak mı istiyorlar?37/SÂFFÂT-177 Fe izâ nezele bisâhatihim fe sâe sabâhul munzerînmunzerîne. Onların sahasına bulundukları yere azap indiği zaman, işte o gün uyarılanların sabahı ne kadar kötü oldu olacak.37/SÂFFÂT-178 Ve tevelle anhum hattâ hînhînin. Ve bir süre kadar onlardan yüz Ve ebsir fe sevfe yubsirûnyubsırûne. Ve gözle! Yakında onlar da Subhâne rabbike rabbil izzeti ammâ yasifûnyasifûne. Senin izzet sahibi Rabbin onların vasıflandırmalarından zanlarından Sübhan’dır münezzehtir.37/SÂFFÂT-181 Ve selâmun alel murselînmurselîne. Ve gönderilen resûllere selâm Suresi 182. Ayet Vel hamdu lillâhi rabbil âlemînâlemîne. Ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a Diğer KonularKuran-ı Kerim Hakkında BilgiKuran-ı Kerim Sıralı Tüm Sureler ListesiKur’ân-ı Kerim Nüzul İniş Sırasına göre SurelerFatiha SuresiBakara SuresiBakara Suresi FaziletleriYasin suresiKısa Namaz Sureleri

saffat suresinin 147 ayetinin fazileti